18.07.2016 tarihinde olağanüstü olarak toplanan Hatay Barosu Yönetim Kurulu’nun Ülkemiz Gündemine İlişkin Kamuoyu Duyurusudur:
DARBEYİ KINIYOR, İTİDAL VE HUKUK İSTİYOR VE ÜLKEMİZE GEÇMİŞ OLSUN DİYORUZ!
15 Temmuz 2016 gecesi Ülkemizde bir daha asla ve asla yaşamak istemeyeceğimiz bir darbe girişimine tanık olduk.
Darbelerin Ülkemiz siyasi tarihine verdiği zararın farkındayız ve bilincindeyiz. Bu güne kadar darbeler; Ülkemizden, zenginliklerimizden çok şey alıp götürmüştür. Ülkemizin demokrasi kültürünün gelişmemesinde darbelerin rolü büyüktür. Ülkemiz demokrasisi büyük bir tehlike atlatmıştır.
Darbenin başlama sürecinden sonra demokrasiye inanan askeri komuta kademesinin bu oluşuma destek vermemesi, halkımızın ve ülkemiz medyasının desteği ile güvenlik kuvvetlerimiz tarafından bastırılmıştır. Darbe 78 milyona yapılmıştır. Darbe girişimlerinde hedef tüm ülke demokrasisi ve hukukudur. Bunun bilinciyle milletimiz elbirliği ile darbeye karşı koymuştur. Bunun tek bir parti kutlamasına dönüşmeden Ülke olarak elbirliğine, duygu birliğine imkân verecek tarzda sürmesi ve Ülkeyi kamplaştıracak girişimlerden kaçınılması zorunludur.
Ülkemizde Siyasi Partilerin yan yana gelerek ortak bildiriye imza atmış olmasını olumlu buluyoruz. Ülkemizin önceden sancılı olarak sürdürdüğü yönetim tarzının göz ardı edilmesi olanaksızdır. Bu açıdan daha demokratik yaşam koşullarını yaratmak için bir araya gelemeyen partilerin bu tavrının, demokratik siyasete kapı aralamasının bir fırsata dönüştürülmesi gerekmektedir. Tüm Siyasi Partilerin birleştirici olması, tek adamlık hevesinden vazgeçilip demokrasinin güçlendirilmesi, dış politika maceralarından vazgeçilmesi ve tüm Ülkenin bütünlük içinde kucaklanması gerekir. Türkiye’nin en fazla ihtiyacı olan şey iç barış ve istikrardır. TBMM’nin ve Ülkemizin buna yoğunlaşarak var olan çatışma ve kamplaşma görüntüsünün bir an önce sona ermesi için çaba göstermesini bekliyoruz.
Ancak daha sağlıklı bir toplumsal yapı oluşturabilmek için öz eleştiri yapmak da zorunludur. Yere göğe sığdıramadığımız kahraman Mehmetçiği, elindeki kemerlerle döven halkın görüntülerini, ölen Mehmetçiğin cesedi başında fotoğraf çektirenlerin halini ve daha önce defalarca yaşanmış olan ‘cezalarını biz verelim’ yaklaşımını; sivil halkı sokağa davet edenler unutmamalıdır.
Son yıllarda yaşadıklarımız, bu ülkede son derece problematik olan hukuk kurumunun tüm sorunlarına rağmen hepimize lazım olduğunu ve onsuz hayatımızın kaotik bir hal alacağını gösterdi. Milliyetçi hassasiyetler üzerinden giden damarın çok güçlü olduğu bir kültürel yanımız var ve o yan, harekete geçtiğinde hızla kontrolden çıkabiliyor.
Türkiye Barolar Birliği ve tüm Barolarımız; darbelerin Ülkemize verdiği büyük zararların bilinciyle ve bütün sorunlarımızın demokrasi içinde çözülmesinden yana hukuka sahip çıkarak, herkesi hukuk kurallarına uymaya çağırmışlardır. Kimden ve nereden gelirse gelsin darbe veya girişimi kabul edilemez. Darbenin iyisi yoktur. Sorunların çözümü hiçbir zaman darbe olamaz! Sandıkla gelen, sandıkla gider.
Darbe girişimi ile birlikte elbirliği içinde olmanın, tüm farklılıklarımızın da bilincinde olarak ve hiç birini de ötekileştirmeden, birlik ve bütünlük içinde olmanın önemini bir kez daha gördük, yaşadık. İktidar, muhalefet ayrımı yapmadan toplumun tüm etnik, dinsel ve mezhepsel kesimlerini kucaklayabilecek bir sivil, demokratik anayasa için kolları elbirliği içinde sıvamak zamanı gelmiştir. Demokrasi ve laik hukuk devletinden uzaklaştığımız ve tek başıma yaparım mantığının terk edildiği sürece sorunlarımızın katlanarak devam edeceğini unutmamalıyız.
Darbe girişiminin bastırılmasının ardından HSYK yaptığı olağanüstü toplantıda, 2745 hakim ve savcının, 5 HSYK üyesinin azledilmesi; Yargıtay’dan 140, Danıştay'dan 48, Sayıştay 'dan 11 üye hakkında yakalama kararı çıkartılması ve Anayasa Mahkemesinin iki üyesi ve yüzlerce hakim ve savcının gözaltına alınması sürecini izlediğimizde: hakim ve savcıların başarısız darbe girişimi ile hangi bağlarının olduğu, hangi kanıtların toparlandığı, haklarında devam eden bir soruşturma olup olmadığı belli değilken ülkedeki hakim ve savcı sayısının 1/4'ne karşılık gelen bir sayıda tasfiyenin gerçekleştirilmesi büyük bir hukuksuzluk örneğidir. Öncelikle, bu kişilerin atamalarının siyasi iktidar tarafından yapıldığını anımsatarak; yapılan iş ve işlemlerde hukuk kurallarının çiğnenmemesi, bu durumun bir cadı avına dönüştürülmemesi, kurunun yanında yaşın yanmamasına azami özen gösterilmesi gerektiğine işaret etmek isteriz.
Bir isteğimiz de; sadece aldığı emri uygulamak zorunda olan, bilgisiz, kandırılmış, teslim olarak silah bırakmış gencecik askerlerimize el kaldıran, linç eden, katleden herkesin de en ağır biçimde cezalandırılması için gereken takibatın yapılarak sorumlularının bulunması adaletin namus borcudur.
Özellikle İlimizde kutlama adı altında gelişebilecek olası provokasyonlar ve bu çatışmayı gözleyenlerin ekmeğine yağ sürecek davranışların önlenmesi için tüm yöneticilerimizin sorumluluklarının gereğini yerine getirmesini, karşılığı olmayan vaat ve söylemlerden uzaklaşılarak herkesi kapsayıcı davranılmasını ve tüm vatandaşlarımızı sorumlu davranmaya çağırıyoruz. Ama diyen kimselerin darbeci olarak nitelendirilmesi sorunlu bir tarzdır. Herkesten demokrasiye ve hukuk devletine sahip çıkacak şekilde itidal ve sağduyu istiyoruz.
Tek dileğimiz daha da önce sürekli vurguladığımız gibi hukukun bir gün mutlaka ama mutlaka herkese lazım olacağının bilincinde olunarak; hukukun üstünlüğü ve adil yargılanma ilkelerinin harfiyen işletilerek, bu vahim ve menfur darbe süreci ile ilgili hukuksal sürecin tamamlanmasıdır.
Bu süreçte canlarını yitiren yurttaşlarımıza rahmet, yaralılara sağlık diliyoruz.
Ülkemize geçmiş olsun diyoruz.
Saygılarımızla…
HATAY BAROSU YÖNETİM KURULU
Yönetim Kurulu Adına
Av. EKREM DÖNMEZ – HATAY BAROSU BAŞKANI