KURULTAY SONUÇ BİLDİRGESİ
TBB öncülüğünde Baroların aktif katılımı ile gerçekleştirilen 12.05.2013 tarihli Kamuda Çalışan Avukatlar Kurultayında aşağıdaki sonuçlara varılmıştır :
1- Avukatlar,adaletin kurucu unsuru olan savunmanın aktörleridir. Avukatlığın meslek onurunu korumak ve geliştirmek ise (Avrupa Konseyinin Avukatlık Mesleğinin İcrasındaki Özgürlükler Hakkındaki 9 Numaralı Tavsiye Kararı ve Birleşmiş Milletler Havana Kuralları gereği ) devletin yükümlülüğüdür.
2- 659 Sayılı KHK ile Avukatlık Tekelinin Kırılmasının önüne geçilmelidir.
Vekil sıfatıyla yargı mercilerinde temsil yetkisi, Avukatlık Yasasının 35.maddesine göre sadece avukatlara ait bir haktır. Buna rağmen 659 sayılı KHK‘nin 6. maddesi ile İdarelere taraf sıfatı tanınmış,aynı madde ile idareler lehine vekâlet ücreti takdir edilmesinin yolu açılmıştır. Avukatlık tekelini yok sayan bu düzenlemelerin ortadan kaldırılması gerekmektedir.
3- Avukat olmayanların kamuda avukat yetkileri ile donatılması uygulamasından vazgeçilmelidir.
Avukatlık Kanunu 35. maddede düzenlenen tekel hakkı ,Vekil sıfatıyla yargı mercilerinde temsil yetkisi ile birlikte kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa verme yetkisini de kapsamaktadır. Uygulamada vekil olarak temsil yetkisi avukatlık sınıfı tarafından , hukuki mütalaa verme yetkisi de Genel İdari Hizmetler(GİH) sınıfında istihdam edilen hukuk müşavirleri tarafından kullanılmaktadır. Avukatlık tekeline açık aykırılık oluşturan bu yapının yerine Hukuk Hizmetleri Sınıfı oluşturularak avukatlık hizmeti ile hukuk müşavirliği kadrosunun tek çatı altında toplanması ,avukatlık ruhsatına sahip bu sınıfın Avukatlık Yasası 35. maddeden doğan tüm hakları ortak kullanmasının önü açılmalıdır.
4-Kamuda Çalışan Avukatın Bağımsızlığının Tanınması Şarttır.
Avukatın göreviyle ilgili konularda özgürce araştırma yapma ve bilgi edinme hakkı, kısaca Avukatın Bağımsızlığı, Avukatlık Yasasının 1. maddesi ile düzenlenmiş; Uluslararası Barolar Birliği(IBA)’nin Eylül 1990 New York Genel Kurulunda da ilke olarak benimsenmiştir. Buna rağmen kamuda çalışan Avukat takip ettiği davalarla ilgili doğrudan yazışma yetkisine sahip değildir. Takip edilen işlemlerin tümünün süreli işlemler olmasına , bu sürelerin Hukuk Muhakemeleri Kanunundaki (HMK) gibi iki haftalık kesin sürelere bağlı olmasına karşın, idareciler aracılığı ile yazışma yapma zorunluluğu, süreaşımı nedeniyle davaların kaybedilmesine dolayısı ile kamunun zararına sebep olmakta, avukat üzerinde de manevi baskı oluşturmaktadır. Bu nedenle kamuda çalışan avukata, takip ettiği dava ve icra işleriyle bağlı olarak bilgi edinme ve araştırma imkanı verilmeli, bu kapsamda ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile doğrudan yazışma yetkisi getirilmelidir.
5-Avukatın, Avukatlık yasasına aykırı şekilde teftiş ve denetlenmesi uygulamasına son verilmelidir.
Kamuda çalışan avukatlar, klasik devlet memuru statüsünde değerlendirildiği için, teftiş ve denetleme yönünden de diğer devlet memurları ile aynı rejime tabidirler. Mevzuat konusunda kısıtlı bilgi sahibi kişilerin, bir avukatı denetlemesi, hukuka ve yargının bağımsızlığına müdahale olduğu gibi, Avukatlık mesleğinin onuruna da yakışmamaktadır. Bu nedenle avukatın denetlenmesinin Avukatlık sınıfına tabi kişilerce, Avukatlık Yasasına uygun şekilde yapılması,bunun dışındaki uygulamaların ise kaldırılması gerekmektedir.
6- Disiplin ve soruşturma usullerinde Avukatlık Yasasına aykırı uygulamalara son verilmelidir.
Kamuda çalışan avukatlar hakkındaki disiplin ve soruşturmanın Avukatlık Yasası 58.maddesine uygun olarak, Adalet Bakanlığının vereceği izin üzerine yapılması, bu usule aykırı şekilde klasik devlet memurlarına uygulanan disiplin ve soruşturma uygulamalara ise son verilmesi gerekmektedir.
7- Kamuda çalışan avukata yapılan iş yükü baskısına son verilmelidir.
Bir avukata ortalama takip edilebilecek sayının çok üzerinde, yüzlerce dosya takibi yüklenerek, geçici görevlendirmelerle birden fazla ilçe görevlendirmesi yapılarak, bölge görevlendirmeli avukatlara birden fazla ilin dava takipleri yüklenerek, yeterli personel ve teknik destek verilmeyerek yaratılan iş yükü baskısına son verilmelidir.
8- Avukatın mali ve özlük hakları, mesleğin önemi ve saygınlığına yakışır şekilde yeniden düzenlenmelidir.
Bu amaçla gerekli düzenlemeler yapılarak
· Avukatlığın kariyer meslek sınıfına alınması ,
· Ek göstergesinin en az 3600’e çıkarılması,
· Kamuda çalışan avukatlara 2000 Makam tazminatı verilmesi,
· Mesleğe 8.dereceden başlatılması,
· Avukatlar için % 135 olarak uygulanan Özel hizmet tazminatının % 200’e çıkarılması ve
· 3717 sayılı Adli Personel ile Devlet Davalarını Takip Edenlere Yol Gideri ve Tazminat Verilmesi hk. Kanun kapsamına Genel yönetim kapsamında, belediyelerde ve Kitlerde çalışan avukatların tümünün alınması sağlanmalı,
· Mali haklarda yapılan iyileştirmelerin maaşa doğrudan yansıması temin edilerek emekli avukatların mağduriyetleri önlenmelidir.
9- Vekalet Ücreti limiti tümüyle kaldırılmalıdır.
Avukatlık Kanununa göre avukata ait olan vekalet ücreti, 657 Sayılı Yasanın 146.maddesine göre limite bağlanmakta, bu limit maaşın beşte birine denk gelmektedir. 659 Sayılı KHK ‘nin 14.maddesi kapsamında serbest avukatlardan hizmet satın alınması durumunda vekalet ücretine limit getirilmezken, kadrolu avukata limitli vekalet ücreti verilmesi, aynı işi yapan serbest avukat ile kamuda çalışan avukat arasında Anayasanın 10.maddesi kapsamında eşitsizlik oluşturmaktadır. Bu nedenlerle Avukatın verdiği hizmetin önem ve ağırlığı, asgari yaşam standardı, günün ekonomik koşulları ile emsal mesleklere tanınan ek mali haklar karşında hakkaniyete açık aykırılık oluşturan bu duruma son verilmeli ve limit uygulamasından tümüyle vazgeçilmelidir
10- Vekalet ücretinin bütçe geliri olarak bütçeye gelir kaydedilmesinden vazgeçilmelidir.
Vekalet ücretinin dağıtım sonunda arta kalan tutarının üçüncü bütçe yılı sonunda ilgili idarenin bütçesine gelir kaydedilmesine imkan veren 659 sayılı KHK’nin 14. maddesi, Avukatlık Kanununa aykırıdır. Limit uygulamasına devam edilmesi halinde dağıtımdan arta kalan kısmın Kamu Avukatları adına oluşturulacak bir “Dayanışma Fonu”na aktarılması ve belli aralıklarla avukatlar arasında limitsiz ve eşit dağıtılmasının sağlanması gerekmektedir.
11- Avukatlık Mesleki Sorumluluk Sigortası uygulamasının getirilmesi gerekmektedir.
Binlerce dava dosyasını, sınırlı teknik imkan ve personel ile, meslek güvencesi ve meslek bağımsızlığı olmaksızın, yerine getiren avukatın, süreli işlemleri kaçırma tehlikelerine karşı, “Mesleki Sorumluluk Sigortas”ının hayata geçirilmesi ve görevin ifası sırasında, mesleki faaliyetler kapsamında, kasten sebep olunan zararlar dışındaki tüm zararların sigorta kapsamına alınması gerekmektedir. Kaynak sorunu da Vekalet Ücreti havuzunda biriken paranın her yıl belli bir kısmının bu fona aktarılması ile da çözülmelidir.
12- Baroya Kayıt ve Nakil Önündeki Engeller kaldırılmalıdır.
Kamuda çalışan avukatın Baroya kayıt olması Avukatlık Yasasının Ek 1.maddesine göre yasal olarak zorunlu değildir. Ancak her avukat gibi kamuda çalışan avukatın da Baroya kayıtlı olması zorunlu olmalıdır bu yönde yasal değişiklik yapılmalıdır.Uygulamada meslekleri gereği sık sık yer değiştirmeleri nedeniyle iki üç yılda bir Baro nakil ücretleri ile muhatap olan kamu avukatları barolarına kayıttan kaçınmaktadırlar.Bu nedenle baroya kayıt ve nakil konusunda yasal düzenleme yapılarak kamuda çalışan avukatların mağduriyetleri giderilmelidir.Bu yönde yasal düzenleme yapılana dek Türkiye Barolar Birliği ve Barolar meslektaşlarına gerekli kolaylığı sağlamalıdır.
13- Kamuda çalışan avukatların bağlı bulunduğu bir üst örgütlenme biçiminin “ Kamuda Çalışan Avukatlar Yüksek Kurulu”nun hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Kamunun taraf olduğu davaların hizmet alımı yolu ile serbest avukatlarca yürütülmesi uygulaması daha önce denenmiş, sakıncaları görülerek 1943 yılında 4353 Sayılı Devlet Davalarının Takibi Usullerine ilişkin Kanun getirilerek bu yanlıştan dönülmüştür.
2011 yılında yürürlüğe giren 659 Sayılı KHK ile 4353 Sayılı Yasa tümüyle yürürlükten kaldırılmış; avukatlar; farklı idareler altında, dağınık, yürütme birimlerinin emrinde ve müdahalesinde, klasik devlet memuru statüsünde, mesleki bağımsızlık ve güvenceden yoksun olarak yeniden yapılandırılmış ,adeta dava takip memurlarına dönüştürülmüştür.
Gelinen bu noktada, eski yanlışları tekrarlamak yerine avukatlığın bağımsız yürütülmesi gereken bir meslek olduğunu kabul etmek , kamuda çalışan avukatları ayrı meslek yasasına , özerk bir yapıya kavuşturmak gerekmektedir. Yürütme biriminde, idari amirin emrine bağlı yapılan avukatlık, savunma mesleğinin özü ile bağdaşmamaktadır. Bu nedenle kamuda çalışan avukatların bağımsız olarak oluşturulacak “ Kamuda Çalışan Avukatlar Yüksek Kurulu”nun çatısı altında toplanması, statü, disiplin, soruşturma, mali, özlük ve sosyal haklar konusunda bu Kurula bağlanması zorunludur.
Yukarıda sunduğumuz sorunlarımızı ve haklarımızı her zaman ve her zeminde bir hukukçuya yakışır şekilde dile getirmeye devam edeceğiz, bu durum avukatlık mesleğinin önem ve saygınlığına yakışır şartların sağlanmasına kadar da devam edecektir. Kamuda çalışan avukatların mesleklerinin gerektirdiği hak ve yetkiler ile mali haklara ivedilikle kavuşturulmasını,YASAMA VE YÜRÜTME ORGANLARINDAN TALEP İLE KONUYU KAMUOYUNA SAYGI İLE DUYURURUZ.