6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan deprem felaketi ve sonrasında yaşanan sorunlar ile sürecin değerlendirildiği Basın toplantısı Manisa Barosu Başkanı Av. Ümit Rona Manisa Baro Başkan yardımcısı Av. Ayşe Hasar, , Saymanı Av. Fatih Meriç, yönetim kurulu üyelerimiz, meslektaşlarımız ve sivil toplum kuruluşları ile beraber Hatay adliyesinde gerçekleştirildi.
BASINA VE KAMUOYUNA
Bilindiği üzere 6 Şubat ve sonrası depremlerde HATAY halkı olarak hem birçok yurttaşımızı, yakınımızı ve meslektaşımızı kaybettik, hem de adeta şehrimiz yok oldu ve hepimiz sahip olduğumuz tüm ekonomik değerleri kaybettik. İlk günden bu yana baro olarak hem hukuki hem idari açıdan bizlere bir doğa olayını felakete dönüştüren yaşamımızı zindan eden kişi ve kurumlar ile ilgili tüm süreçlerin de takipçisi olduk.
Ancak aradan geçen 8 aylık süreye rağmen hala başta moloz kaldırma, enkaz depolama ve nakliyesinin doğrudan yaşam hakkını ihlal ettiği hukuksuzluklar olmak üzere, en temel yaşamsal ihtiyaç olan su gibi temel ihtiyaçlara erişimin sorunlu olduğu bir çok temel acil çözüm bekleyen konularda bir iyileşme sağlanamadı.
Bunun yanısıra devam eden hem baromuzun hem Cumhuriyet Başsavcılığımızın büyük özveriyle takip ettiği soruşturmalar gerek bilirkişi raporlarının gecikmesi, gerekse nöbetçi mahkemelerce benzer durumlara ayrı uygulamalar sergilenmesi hem hukukçu olarak bizleri hem adalet arayışında olan depremzede yurttaşları mağdur etmiştir.
Hep söylenegelen ifadeyle "geciken adalet adalet değildir." En büyük hak kayıpları bilirkişi atanan Üniversitelerin rapor düzenlemede gecikmesi ve hazırlanan raporlarda zemin ve imar incelemesi yapmadan her dosyanın özel durumları gözetilmeden hazırlanan standart raporlar ile asıl sorumluların tümünün doğru nitelemesinin yapılmayışından kaynaklanmaktadır.
Biz ilk günden beri sadece müteahhit değil bu felaketten payı olan herkesin yargılamasıyla gerçek adaletin sağlanabileceğini savunmaktayız.
Ortada bir bina söz konusuysa Parsel halinden imalata ve iskâna kadar kimler sorumluysa tüm sorumlular yargı önüne çıkarılmalıdır.
Yine belirtmeliyiz ki;
1-)Rezerv Alan belirlenmesinde sulak tarım alanlarının tespiti, hatta zemin etüdü yapılmadan rezerv alan tahsisi hem doğanın tahrip edilmesine, hem ekonomik olarak buraya ihtiyaç duyan çiftçinin mağduriyetine yol açmıştır.
2-)Kış koşulları gelmesine rağmen geçici barınma alanlarının tamamlanmayışı ve kışa hazırlıkların yeterli düzeyde olmayışı bir başka mağduriyet alanıdır. 3-)Yine, 2022 tarihli imarın askıya çıkarılmasına bilime aykırı, hukuka aykırı oluşu nedeniyle itirazlarımızı yapmış olmakla birlikte bir kez de buradan itirazımızı yüksek sesle dile getirmiş olalım.
4-)Yeni zemin etütleri ve yeni imar planı ile beraber daha doğru bir yapılaşmanın olacağı her türlü izahtan vareste olup, bilimin de kabulüdür.
5-)Kurumlar arası koordinasyon son derece olumsuz ve verimsiz bir şekilde ilerlemektedir. Bu koordinasyonsuzluğun sonucu en temel haklardan olan halkın bilgi edinme ve doğru koordine ile kurumlarla beraber ortak hedefe ilerleme ortamı ve hakkı elinden alınmıştır. 6-)Eğitim kurumları açılmış ancak yeterli ulaşım desteği sağlanamadığı gibi gerek ekonomik kriz nedeni gerekse depremin olumsuz koşulları yüzünden gıda desteği alamayan çocuklar okula adeta aç gidip gelmektedir. Ulaşım hala öğrenciler için ciddi bir sorundur. 7-)Sulak alanlara depolanan molozlar içerdiği kimyasallar nedeniyle suyu ve havayı zehirlemeye devam etmektedir.
8-)Salık kuruluşları yurttaşa yeterli hizmeti sağlamaktan çok uzaktadır. Bir başka önemli konu da yanlış kullanılan normalleşme kavramıdır. Böyle büyük acılardan ders alarak ve asla unutmadan bu acıların üzerine güçlü ve çağdaş şehirler ve yaşamlar inşa edilmelidir. Dolayısıyla bu acılar normalimiz olarak görülmeli sanki böyle bir felaket yaşanmamış gibi davranarak toplumu ve zihinlerimizi aldatmaktan vazgeçmeliyiz.
Bu nedenlerle orta yerde duran bu acılar karşısında kurumların etkinlikleri ve özellikle Cumhuriyetin en önemli kentlerinden HATAY'ın etkinlik takvimi daha gerçekçi ve kadim şehrimizin geleceği ile ilgili çalışmalar içermelidir. Popülist uygulama ve söylemlerden geri durmamız gerektiğini sorumluluk sahibi tüm kişi ve kurumlara hatırlatmak isteriz.
Gelinen aşamada artık Hatay bir yana siyaset bir yana ilkesiyle yol almak için tüm toplumun bileşenlerinin, siyaset kurumunun kamusal hizmete kendini adayan her bireyin artık bir ve beraber hareket etmesi zorunludur.
Biz hukukçular tarihsel ve sosyal misyonumuzun gereği bugün bir kez daha yol açıcı