8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
8 Mart, Kadınların özgürlük mücadelesinin sembolüdür.
Günümüzde 8 Mart’lar, kadın sorunlarına çözüm önerilerinin kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın kaldırılması ve kadına yönelik şiddete son verilmesi istemlerinin; bir kez daha dile getirildiği gündür.
Kadınlar, Dünya nüfusunun yarısını oluşturmakta Ancak çalışma alanında, karar alma mekanizmalarında ve politikada nüfusu oranında temsil edilmemektedir.
Kadınlar ;toplumsal yaşamın her alanında, herhangi bir müessesenin unsuru olarak değil bir “birey” olarak algılanmalı ve görülmelidir. Bu bakış açısı ile üretilecek politikalarla çözüm sağlanmalıdır, Farkındalığı arttırmak için ise eğitim sisteminin rolü azımsanmamalıdır.bu nedenlerle Kız çocuklarının okullaşma oranını arttırılmalı eğitime özendirilmeli, eğitimde kız ve erkek çocuklarının eşit eğitim ve öğrenim haklarından yararlanmaları güvence altına alınmalıdır.bu durum bireyin temel hak ve özgürlüklerini hayat boyu güvence altına alacaktır.
Günümüzde ne yazık ki ; her üç kadından biri şiddetin değişik biçimlerine uğruyor. Gerek ev içinde gerekse kamusal alanda kadına karşı şiddet ortadan kaldırılmamıştır. ülkemizde de kadına yönelik şiddet , taciz , tecavüz ve kadın cinayetleri oranı yükselmiş, Neredeyse her gün bir kadın cinayeti ,taciz ve tecavüz haberleri ile güne başlamaktayız
Kadınlar şiddete uğradığında yada şiddet riski olduğunda şiddet ortamında yaşayamayacağı açıktır . Şiddet bir insanlık suçudur. Kadınların şiddete uğradığında yada şiddet riski olduğunda sığınacakları bir yere ihtiyaçları vardır. Ülkemizde sığınma evleri sayısı yeterli değildir.
AB Standartlarına göre her 7500 kadın nüfusu için bir sığınma evi açılması gerekmektedir.Belediye yasası ise nüfusu 50.000 geçen tüm belediyeler için sığınma evi açmak yükümlülüğünü getirmektedir.
Ancak ilimiz de dahil olmak üzere nüfusu 50.000 geçen belediyelerin açmakla zorunlu olduğu sığınma evi sayısı yok denecek kadar azdır.
İnsan hakları evrensel bildirgesi , uluslararası sözleşmeler ve özellikle 11 mayıs 2011 tarihinde İstanbul ‘da imzaya açılan kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye dair Avrupa konseyi sözleşmesi ile güvence altına alınmış olan kadının insan haklarını tanımak ve geliştirmek ve kadına yönelik şiddeti önlemek siyası iktidarın sorumluluğundadır. Bu nedenlerle;
-Karar alma mekanizmalarında ayrımcı politikalar yerine cinsiyet eşitliği ve eşit temsil konusunda yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
-Cinsiyet ayrımcı politikalar, yasalar ve uygulamalar kaldırılmalı, eylem ve eğitim projeleri kadın örgütleriyle birlikte yaşama geçirilmelidir,
-Kadınların ekonomik özgürlüğü için çalışmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır,
-Aile içi şiddeti ve genel olarak kadın ve çocuklara yönelik şiddeti önleme amacı ile kampanyalar, ana-baba eğitim programları yapılmalıdır,
-Medya ; kadın ve çocuklara yönelik şiddeti özendirici yayınlar üzerinde kendi oto-denetim mekanizmasını kurmalı kadın ve çocuklara yönelik şiddeti bir malzeme olarak kullanmaktan vazgeçmelidir,
-Şiddete uğrayan kadınlar için başvuru ve sığınma evlerinin sayısı artırılmalı, ücretsiz danışmanlık, psikolojik ve tıbbi destek ve yasal yardım yapılmalıdır,
-Evde, sokakta, işyerinde, gözaltında, cezaevinde yaşanan kadına yönelik şiddetin sorumluları yargılanmalı ,caydırıcı yasal tedbirler alınmalıdır.
Kadının İnsan hakları alanında yaşanan tüm sorunların takipçisi olacağımızı bir kez daha yineleyerek, haklarına sahip çıkan, mücadele gücünü kaybetmeyen, düşünen, üreten sorgulayan, tüm kadınlarımızı kutluyoruz.
Av. HATİCE CAN
Hatay Barosu kadın hukuku komisyonu Başkanı