BASIN AÇIKLAMASI
Güzel ülkemiz 11.5.2013 tarihinde gerçekleşen Reyhanlı bombalı saldırısından bu güne kadar ardı ardına hain, alçak ve onursuz bombalı terör saldırıları ile sarsılmaktadır.
Artık basın açıklaması yapmak ya da saldırıları kınamak hiçbir anlam ifade etmemektedir.
Reyhanlı’nın ardından Suruç; Suruç’un acıları dinmeden Ankara ve maalesef önleyici tedbirler almak yerine bunları seyreden bir siyasi iktidar…
Güzel Ülkemizin, güzel insanlarımızın kaderi bu olmamalıdır.
Güzel Ülkemiz Ortadoğu bataklığında çırpınan bir güvercin olamaz.
Şiddet ve terörden medet umanlar tarih boyunca başarıya ulaşamamıştır; Ancak artık siyasi iktidarın Yurtta Sulh Cihanda Sulh ilkesini kabul ederek, önce Ülkemiz içindeki Barış’ı tesis etmesi; sonra da komşularımızla sıfırdan iyi ilişkiler kurması hayati önem taşımaktadır.
Bu ve bunun gibi alçak terör saldırılarını önlemek siyasi iktidarın işidir; Ancak görünen o ki siyasi iktidar sadece, bizim gibi, olayları kınamamakla iktifa etmektedir.
Bu terör saldırıları sadece ve sadece emperyalizme hizmet etmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti hiç bir zaman emperyalistlerin ve emperyalizmin ne uşaklığını ne de bayraktarlığını yapmamıştır ve gün artık terör ile topyekun mücadele günüdür.
Suriye'deki iç savaşı çıkaranlar bu gün bu savaşı sözde bitirmeye çalışırken aslında Ortadoğu’yu parçalayarak paylaşmaktadırlar.
Bu gün Ülkemizin yaşadığı bu hain terör saldırıları da, Suriye Devletinin toprak bütünlüğünün bu günkü haline getirilmesinin bir sonucudur.
Hiç bir yerli ya da yabancı güç, çete veya katiller sürüsünün Türkiye Cumhuriyeti topraklarında terör estirme; siyasi görüşünü beğenmediği grupları katletme yurttaşlarımıza ders verme, Ülke siyasetine ayar verme hak, yetki ya da haddi olamaz.
Suriye’de olduğu gibi ülkemizde de siyasal, mezhepsel ve etnik bir ayrışmayı körükleyen emperyalist işbirlikçi cihadist güçlerin ve tüm sorumluların, artık Ülkemiz sınırlarında kan dökmesinin hesabı Adalet önünde sorulmalı; siyaseten sorumlu olanlar da Halka hesap vermelidir.
Ancak olayın başka bir acı yönü de bu hain ve alçak terör saldırısı hakkında yayın yasağı konulmasıdır. Hiçbir siyasi güç Halkın haber alma özgürlüğünü kısıtlamamalıdır. Ve kısıtlayamaz.
Tablonun bütününe baktığımızda Ülke yangın yerine dönmüştür. Ülkemizin güney doğusunda her gün güvenlik güçlerimiz şehit vermektedir; her gün sivil insanlarımız hayatlarını kaybetmektedir; gün geçmemektedir ki 6 aylık bir bebek, o bebeği hastaneye koşturan 80 yaşındaki dedesi, evde oturan bir kadın hayatını kaybetmesin. Keza, silahlı terör örgütü de hendek siyaseti ile barış çığlıklarının güçlü çıkmasına mani olmaktadır.
Bunlar yetmezmiş gibi başka bir derdimiz kalmamış gibi parlamenter sistemin yıkılması ve tek adamlık sistemine geçiş tüm gündemi işgal etmektedir.
Bu da yetmemekte, Diyanet İşleri Başkanlığı Ülkemizde mezhep ayrımını körüklemekte ya da insanların özel hayatlarına müdahale etmeyi kendinde hak görmektedir; daha da acısı cinsiyet ayrımcılığını had safhaya ulaştırmaktadır.
Ancak en önemlisi %49,5 ile hükümet olan siyasi iktidarın tam anlamı ile demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkelerini şiar edinerek gerçek anlamda iktidar olması ve vatandaşlar arasında hiç bir ayrım yapmadan Ülke sorunlarını TBMM çatısı altında çözmesi; Ülkemize barış, refah, kardeşlik, tam demokrasi, tam bağımsız yargı ve tam bir eşitlik getirmesi gerekmektedir.
Evet sonuç olarak; Türkiye’mizde yargı siyasallaşmıştır, Ülke terör örgütleri anlamında yol geçen hanına dönmüştür, terörü önleyici istihbarat görevini yerine getirmemektedir, görevlerini layığı ile yapmayanlar halen makam ve mevkilerinde durmaya devam etmektedirler, yayın yasakları ile Halkın bilgi alma hakkı elinden alınmaktadır, başta Diyarbakır Baro Başkanı Av. Tahir Elçi cinayeti olmak üzere faili meçhuller çözülememektedir ve maalesef kaos derinleşmektedir…
Unutmayınız failleri yakalanmayan, ihmalleri olan görevlileri halen görevde tutulan olaylar yeni faili meçhulleri ve terör olaylarını getirir.
Unutmayınız bağımsız yargı, tam demokrasi ve barış bu Ülke için lüks değil zorunluluktur.
Hep söyledik Ülkemizin kurucu önderi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’ ilkesinden vazgeçemeyiz.
Ama demeden, kimden gelirse gelsin, kime yönelirse yönelsin her türlü haksızlığın ve hak ihlalinin karşısında olarak bu hain, alçak ve onursuz terör saldırısını kınıyoruz.
Saygılarımızla…
Adana Barosu Başkanı Gaziantep Barosu Başkanı
Gazi Mengücek Çıtırık Av. Bektaş Şarklı
Hatay Barosu Başkanı Mersin Barosu Başkanı
Av. Ekrem Dönmez Av. Alpay Antmen
Osmaniye Baro Başkanı
Av. Dilem Aksoy