" Hatay Barosu Başkanı Av. A. Sinan Akgöl’ün 2014–2015 Adli Yıl Açılışı Sebebiyle Yayınladığı Basın Mesajıdır. "

             Mesleğimizin, ülkemizin ve yerel anlamda ilimizin yaşadığı yoğun sorunlarla yeni adli yıl başlamaktadır.  

        Evrensel hukuk dünyasının bir üyesi olmak, bireysel hak ve özgürlüklerin teminat altına alınması, tam ve eksiksiz demokrasi, hukukun üstünlüğü kavramının hayata geçirilmesi ve yaşanması, adil yargılama ve adalete erişim öncelikli hedeflerimizdir. Bu insanca yaşamanın bir gereği olduğu gibi hak arama ve savunma mesleği olan avukatlığın layıkıyla yapılabilmesi için olmazsa olmaz koşullardır.

Hukuki sorunlarımızın büyük bir kısmı yıllardan bu yana dile getirilmesine,  önerilerimiz kamuoyu ile paylaşılmasına rağmen halen çözülmemiştir. Sorunların çözümü sadece biz avukatların değil tüm vatandaşlarımızın huzur ve güven içinde yaşamalarını, adalete dolayısıyla Devletine olan güveni sağlayacaktır. Bu konuda herkesi sorumluluklarını, görevini yapmaya davet ediyoruz.   

 Anayasa’mızda ve Avukatlık Kanununda yapılması gereken değişiklikler maalesef gerçekleşmemiştir. Toplumsal ihtiyaçlara cevap veren, hukukun üstünlüğünü, tam ve eksiksiz demokrasiyi, bireysel hak ve özgürlükleri teminat altına alan, laik ve sosyal hukuk devletini bütün kurum ve kuralları ile sağlayan bir anayasa acil bir ihtiyaçtır.    

            Yargının kurucu unsuru olan hak arama ve savunma mesleği avukatlığın özgürlüğü ve anayasal güvencesi de sağlamalıdır. Olmazsa olmazlarımızdan biri budur. Savunma, Anayasa da, “yargı” başlığı altında, “bağımsızlığı” ve “özgürlüğü” gözetilerek düzenlenmelidir.

Bu talebimizin önemi Yargıtay Adli Yıl açılış programı süreci ile açıkça görülmüştür. Yargıtay Başkanlar Kurulunun Barolar Birlik Başkanımızın adli yıl açılış konuşması yapması hususunu görüşmesi, kararın çoğunlukla alınması ve bu kararın “ teamül ve “ ifade özgürlüğü “ gerekçesi ile açıklanması kabul edilemez. Yargının kurucu unsuru olan avukatlar ve onun örgütlü temsilcisi Baro ve Barolar Birliğinin adli yıl açılışlarında konuşması, yargının kurucu unsuru ve günün sahibi, bir nevi ev sahibi olmasından kaynaklanmaktadır.    

Yürürlükteki Avukatlık Kanunu günün ihtiyaçlarını karşılamamaktadır. Avukatlık mesleğinin tüm sorunlarının çözüldüğü, avukatlık statüsünün her anlamda tam olarak belirlendiği, avukatlık alanını daraltan bütün düzenlemelerin kaldırıldığı, mesleğin gereği ve onuruna uygun bir Avukatlık Kanunun bir an önce hayata geçirilmesi zorunludur. 

Uygulamada yaşanılan sorunların bir kısmını Adli Yıl açılışı nedeniyle paylaşmak ve taleplerimizi yinelemek isteriz.

Hukuka ve hukukçuya, onun öğretim-eğitimine verilen önem, o ülkedeki rejimin kalitesini gösterir. Türkiye’de sayıları her yıl artan ve büyük çoğunluğunda kütüphane, derslik ve hizmet binası ile teknik ve fiziksel donanım, akademik ve idari kadro eksikliği bulunan altyapısız fakültelerde hukuk öğretimi yapılmaktadır. Yaşanan kalite kaybını ve verim düşüklüğünü inkâr etmek mümkün değildir. Koşulları oluşmadan yeni hukuk fakültelerinin açılmasına izin verilmemeli, koşulları taşımayan fakülteler kapatılmalıdır.     

     
          Mesleğimizin geleceği açısından son derece hayati önemi olan “sınav” kurumu Türkiye Barolar Birliği yönetmeliği ile hayata geçmiştir. Halen Mecliste görüşülmekte olan tüm kamuoyunun malumu olan birçok affı da içinde barındıran torba yasada bu sınavın kaldırılması sonucunu doğuracak  yasal düzenleme yapılmasını kabul etmemekteyiz.

Gerek Anayasamız, gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altında olan “adil yargılanma hakkı” gereği, ceza soruşturması mümkün olan en kısa sürede hukuka ve usule uygun olarak tamamlanmalı, ceza davası açılmış ise yargılama “makul bir süre” içinde sona erdirilmelidir.  Ceza yargılamasında özensiz ve gerekçesiz kararlardan kaçınılmalıdır.    

Savunmanın herkes için bir hak olduğu kabul edilmeli “ zorunlu müdafilik “imkânını ve Baroların “ zorunlu müdafilik “ uygulamasındaki rolünü daraltan, adil yargılanma hakkını ortadan kaldıran hükümler Ceza Muhakemesi Kanunu ve ilgili yönetmeliklerden çıkartılmalı, geri alınmalıdır.

Ülkemizde adli kolluk tüm kurum ve kuralları ile kurulmalı, genel kolluk ile arasında görev ve yetki alanı sınırlarını belirleyen yasal bir düzenleme yapılmalıdır. Gözaltı merkezleri ve cezaevlerinin izlenmesi için bağımsız kurullar oluşturulmalı, infaz hukuku ve infaz koşulları düzeltilmeli, ceza ve tevkif evlerinde avukat girişleri daha çağdaş cihaz ve uygun yöntemle yapılmalıdır.

Yüksek yargı harçları hak arama özgürlüğünün önünde engel olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle yargı harçları indirilmeli ve hatta kaldırılmalıdır. Adli yardım atamaları neticesinde açılan davalar da harç ve masraflardan muaf olmalıdır.

Avukatlara Resmi kurumlarda yasa gereği sağlanması gereken bilgi ve belgeye ulaşma konusunda gereken özen gösterilmeli, hukuki ve teknik alt yapı oluşturulmalıdır. Yargı sistemi ve adalet hizmetleri için ayrılan kamusal kaynaklar arttırılmalıdır.

            Vekâlet ücreti alacaklarından Katma Değer Vergisi tümüyle kaldırılmalıdır.            

Ceza Muhakemeleri Kanunu kapsamında zorunlu müdafii/vekil görevi gören meslektaşlarımıza CMK avukatlık ücretinin avukatlık asgari ücret tarifesi esas alınarak düzenlenmesi gerekmektedir. 

 Avukatlar ve savunma mesleğinin önünü kesen ve yaşam alanını daraltan, Muhasebeci-Mali Müşavirler, Marka-Patent ve Rekabet vekilliği yanı sıra, Noterlik yasasında da yeni düzenlemeler geri alınmalıdır. Ayrıca Ceza Muhakemesinde uzlaşmacı olarak avukat dışında görevlendirmelere tanınan yasal olanak kaldırılmalıdır.  

 Kamuda görevli hukuk müşavirleri ve hazine avukatları, mesleki bağımsızlık, yetki alanları, mali ve özlük hakları ile hiyerarşik konumları bağlamında, ciddi sorunlar altında çalışmaktadırlar. Bu sorunların çözümü konusunda gereken yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

Uluslararası hukuk ve avukatlık firmalarına da geçit verilmemelidir. Değişiklikle avukatlık stajı süresince sağlanan sosyal güvenlik şemsiyesini kısmen olumlu bulmakla birlikte, avukat stajyerlerine stajları süresince ücret ödenmesinin altyapısı kurulmalı, staj adı altında ve işçi avukatlık niteliğindeki çalışmalar sona erdirilmelidir.

İdarenin her türlü eylem ve işlemi istisnasız yargı denetimine tabi tutulmalıdır. Kadın-erkek eşitliği yeniden düzenlenmeli, her türlü ayrımcılık önlenmelidir. Kadına karşı şiddetin önlenmesi hususunda yasal yaptırımlar yanında, esnek ve hızlı hareket edebilen idari mekanizmalar oluşturulmalıdır. Çocuk hakları sözleşmesine konan çekinceler kaldırılmalıdır. Engelli hakları yasal güvenceye kavuşturulmalıdır. Siyasi Partiler Yasasında ve Seçim Yasasında siyasi faaliyetleri sınırlayan hükümler kaldırılmalıdır.        

Her zaman olduğu gibi birlik, beraberlik ve dayanışma ruhu içinde Cumhuriyet ilkelerine, ulus devlet ve üniter yapımıza sahip çıkıyoruz.  Türkiye Cumhuriyetinin birlik ve beraberlik içerisinde sonsuza kadar yaşayacağına ilişkin inanç ve kararlılığımızı tekrarlıyoruz.  

Suriye, Irak ve Filistin’de yaşanan savaş gerek ülkemiz gerekse ilimiz açısından sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan birçok zorlukları beraberinde getirmiştir. Bu konuda acil olarak tedbir alınmasını talep etmekteyiz. Dünyanın bu coğrafyasında bir an önce barışın hakim olması, tam ve eksiksiz demokrasinin yaşandığı yönetim biçimlerinin yerleşmesi en büyük dileğimizdir.   

Bu düşünce ve inançlarla yeni adli yılın sorunların çözümlendiği, hukukun ve toplumsal barışın egemen olduğu bir dönem olarak gerçekleşmesini diler, yeni adli yılın avukatlarımıza, yargıçlarımıza, savcılarımıza, avukat stajyerlerimize, yargı çalışanlarımıza, ailelerine, hukuk camiamıza, vatandaşlarımıza ve ülkemize yarar ve başarı getirmesini dileriz.

Saygılarımızla…01.09.2014

                                                                 HATAY BAROSU YÖNETİM KURULU   ADINA

                                         BARO BAŞKANI

                                                                Av. SİNAN ADNAN AKGÖL