8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ
Tarih: 7.03.2013 | Okunma Sayısı: 4019

DÜNYA KADINLAR GÜNÜ BASIN BİLDİRİSİ

                            Dünya kadınlar günü, emekçilerin eşit işe eşit ücret isteği ile 1857 tarihinde New York’ta ayaklanmaları sırasında, çoğunluğu kadın 129 işçinin  kilitlendikleri tekstil fabrikasında yanarak ölmelerinden yıllar sonra, yangında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak anılması önerisinin  kabulü ile  her yıl anılmaya başlanmıştır.Bu olaydan 157 yıl sonra ne yazık ki  hala daha kadınlara yönelik şiddetten söz etmeye devam ediyoruz.Ülkemiz de bu sorunu hala çözebilmiş,kadın hala hak ettiği konum ve yere gelebilmiş değildir.Üstelik Sorunun en yakıcı şekilde artarak devam ettiği aşağıdaki resmi verilerden de açıkça görülmektedir.Bu nedenle Hatay Barosu Kadın Komisyonu olarak bu yılki basın bildirimizi sadece kadına yönelik şiddete dikkat çekmeye yoğunlaştırmış bulunuyoruz.

 

BM Kadının Siyasete Katılım Oranı 2012 Raporu açıklandı: 96 ülkelik listede 90. sıradayız!

•Türkiye, yüzde 14.2 ile kadınların mecliste temsil edilme oranında 88.sırada yer alıyor. 

Türkiye’de resmi rakamlar, 2010 yılında yedi ayda 226 kadının öldürüldüğünü, 478 kadının tecavüze,722 kadının tacize uğradığını gösteriyor.

2002 yılı kayıtlarına 66 olarak geçen kadın cinayet sayısı, 2007 yılında 1011’dir.Kadın cinayetlerinde en büyük ortak özellik öldürenlerin erkekler olmasıdır.

•6423 kadın ise aile içi şiddet nedeniyle hastanelere başvurmuştur.
• Verilere göre, kadına yönelik cinsel saldırı suçlarında son beş yılda yüzde 30 artış meydana gelmiştir.


• Emniyet Genel Müdürlüğü’nün resmi kayıtlarına göre, Şubat 2010- Ağustos 2011 arasındaki 19 ayda 78 bin 488 aile içi şiddet vakası yaşandı. Bu da, kayıtlara geçen haliyle her 10 dakikada bir aile içi Şiddet olayının yaşandığını,kadına yönelik şiddetin boyutlarının korkunçluğunu gösteriyor.


• Resmi rakamlara göre, 2006’da 663; 2007’de 1011; 2008’de 806; 2009’un ilk altı ayında 950 kadın öldürüldü.


• Yılda yaklaşık 2000 boşanma başvurusunun yapıldığı İstanbul’da başvuruların yüzde 85’inin nedeni  ‘şiddet’.


• Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’de kadınlara yönelik cinayet oranı son istatistiklere göre, 2002 ile 2009 yılları arasında yüzde 1400 artış gösterdi.


• 2007’deki verilere göre her üç kadından biri fiziksel şiddet görüyor. Kocalarından boşanmış kadınların fiziksel şiddet deneyimi yüzde 78.


• Sadece cinsel şiddete maruz kalanların oranı yüzde 15.


• Kentte kadına yönelik fiziksel şiddet oranı yüzde 38, kırsal kesimde yüzde 43.


• 2011’de koruma talep ettiği, savcılığa veya polise şikayette bulunduğu halde ya da sığınma evlerine yerleştirildiği halde 11 kadın öldürüldü, 3 kadın ağır yaralandı.


• 2011’de tecavüz vakaları yine basına az yansıyan haberlerdendi. Buna rağmen, 102 kadın ve 59 kız çocuğunun tecavüze uğraması basında yer buldu.

 

                                         Buna karşılık şiddetin önlenmesi için ülkemizde son yıllarda çeşitli yasal düzenlemeler yapıldı. Türkiye, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”ni imzaladı. . Sözleşme, 29 Kasım 2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.Devamında, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair 6284 Sayılı Kanun, TBMM tarafından 8 Mart 2102 tarihinde kabul edildi. Yasanın 1.maddesi,Bu Kanunun amacı; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir,şeklindedir.Bu yasal düzenleme ile şiddet yeniden tarif edildi,yararlanıcıların kapsamı genişletildi.Mülki amir ve kolluğa yetki verildi. Yeni yasada şiddeti ihbar etme bir hak olarak yer aldı. Teknik takip olanağı ve zorlama hapsi gibi yeni müesseseler de getirildi. En önemlisi, çoğu zaman kadını şiddete boyun eğdiren ekonomik güçsüzlüğe karşı panzehir olarak nafaka takdirinin yanında nakdi yardım olanağı da tanındı.

Ancak, tüm bu olumlu adımlara karşın, kadına yönelik şiddeti asayiş sorunu olarak ele alan yaklaşım ve uygulama sorunları yeni yasadan sonra da devam etti. Sözleşmelere ve yasaya rağmen;

Türkiye’de hala her gün 5 kadın öldürülmektedir. Koruma talebiyle polise veya savcılığa başvuran kadınların yüzde 73′ü, sığınma evlerinde olan kadınların ise yüzde 27’si cinayete kurban gitmektedir.

Koruma kararları verilirken  mahkemeler hala delil aramakta ve karar aynı gün verilmemektedir. Koruma kararı verilmesi ile kararın saldırgana tebliği arasında uzun süreler geçmekte ve bu süre zarfında da şiddet olayları gerçekleşmektedir.

 Koruma kararlarının saldırgana tebliği ile karar verilmesi arasındaki sürede kadın etkin olarak korunamamaktadır.

Kolluk başvurularında bazı kolluk görevlileri hala koruma kararının gerekmediği konusunda mağduru iknaya çalışmakta ve mağdura “koruma kararı istemiyorum” biçiminde evrak imzalatılmaktadır.

2005–2010 yılları arasında, 100 binin üzerinde kadın cinsel saldırı sonucunda mağdur olmuştur. Mağdur kadınların yüzde 40’ı hiç şikâyetçi olmamıştır. Kadınların korktukları için şikâyetçi olamadıkları da istatistiklere geçen bilgiler arasındadır. Şikâyetçi olmayan mağdur kadınların oranı yüzde 40 olarak tahmin ediliyor ki, bu oranı göz önüne alırsak yukarıdaki (TÜİK.) istatistiksel verilerinin ancak gerçeğin yarısını ortaya koyduğunu göstermektedir.

Cinsel şiddet mağdurları,bu durumun tespiti için bir çok kurum gezmekten bezgin düşmektedir.

Cinsel saldırı mağdurlarının suç sayılan eylem sonucu gebeliklerine istek ve taleplerine rağmen son verilmemesi ise kadınlar için yeni sorunlara neden olmaktadır.

Bugün hâlâ bir çok kadının yaşamını anayasal haklar ya da Medeni Kanun değil, toplumsal ve dini gelenekler şekillendirmektedir.

                                  Sorunun çözülebilmesi için; kadın konuk evlerinin sayısının artırılması ve konuk evlerinin ekonomik yönden desteklemesi, kadınları öldüren erkeklere uygulanan haksız tahrik indiriminin kaldırılması,cezai müeyyidelerin suçun niteliğine göre artırılarak en hızlı şekilde kesin olarak uygulanması, şiddet tehlikesi altında ki kadını koruyucu güvenlik tedbirlerinin alınması, can güvenliği nedeniyle gerekiyorsa kent, kimlik, barınma yerlerinin değiştirilmesi ve geçinme sorununun çözülmesi, çocuklarının eğitimine devam etmesinin sağlanması gibi somut tedbirlerle kadına yönelik şiddet olaylarının önlenmesi sağlanabilir.

                                 BİZ HATAY BAROSU KADIN HUKUKU KOMİSYONU VE TÜBAKKOMUN BİR ÜYESİ  OLARAK ŞİDDET MAĞDURU  KADINLARA YOL GÖSTERMEYE,ÜCRETSİZ DANIŞMANLIK YAPMAYA,ŞİDDET VE ÖNLENMESİ KONUSUNDA FARKINDALIK YARATMAK İÇİN MAHALLE VE BELDELERDE,OKULLARDA,POLİSTE VE JANDARMADA BİLGİLENDİRME ÇALIŞMALARIMIZA DEVAM EDECEĞİZ.ŞDDET MAĞDURU KADINLARIMIZIN MADDİ DURUMU MÜSAİT DEĞİLSE VE HUKUKİ YARDIMA İHTİYACI VARSA,BAROLARIN ADLİ YARDIM BÜROLARINDAN ÜCRETSİZ HUKUKİ YARDIM ALABİLİRLER. HATAY BAROSUNUN 215 18 77 NO.LU TELEFONUNU MESAİ SAATLERİ İÇİNDE ARAMALARI HALİNDE ÜCRETSİZ DANIŞMADAN YARARLANABİLİRLER.

                            SONUÇTA , YASALAR DEĞİŞMEKTE,YENİ DÜZENLEMELER YAPILMAKTA ,ANCAK ZİHNİYET DEĞİŞMEDİĞİ İÇİN  KADINA YÖNELİK ŞİDDET ARTMAYA DEVAM ETMEKTEDİR.

                             KADINLAR SADECE,İNSAN ONURUNA YAKIŞIR, ŞİDDETTEN UZAK VE EŞİT BİR HAYAT İSTİYOR.BUNU GERÇEKLEŞTİRMEK KADIN ERKEK HERKESİN BİRİNCİL GÖREVİDİR.AKSİ HALDE SOSYAL VE KÜLTÜREL ALANDA ÇAĞDAŞ ÜLKE OLARAK ANILMAMIZ MÜMKÜN OLMAYACAKTIR.

 

                                                                                                       Hatay Barosu

                                                                                          Kadın Hukuku Komisyonu Adına

                                                                                                   Av.Meral Asfuroğlu

 

ETKİNLİK TAKVİMİ

23.11.2024
AV. HATAY TUT
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.