5 NİSAN BASIN AÇIKLAMASI
Tarih: 5.04.2012 | Okunma Sayısı: 2591

Bugün 5 Nisan Avukatlar Günü.

Kutlama, mutlu bir olaya sevinilmesidir.

Yargılamada avukat yok sayılırken, meslektaşlarımız mesleklerini yaparken saldırıya uğrayıp can verirken, avukatların çalışma alanı giderek daraltılırken kutlamadan söz etmek zordur.

Hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmayı ve korumayı temel amacı sayan; yurttaşların hak arama özgürlüklerinin ve adalete ulaşmalarının en önemli aracı ve güvencesi olan avukatlar; bugün mesleklerini yaparken giderek can güvenliği kaygısına düşüyorlar. On yıllık süreçte yüzlerce saldırıya uğrayan meslektaşlarımızdan yirmiden fazlasını şehit verdik.

5 Nisan’ı kutlarken avukatlar sorunsuz değildirler. Savunmanın özgürce ve bağımsızca yapılamadığı ve hala kurulamadığı bir ortamda, yasaya uygun davranmakla ve kamu hizmeti görmekle yükümlü kamu kurumlarının avukatlık mesleğine olan hukuk tanımaz yaklaşımlarını, avukatların gördükleri görevin anlamının ve “hukukun üstünlüğü” ilkesinin, bu uygulayıcılar tarafından özümsenmemesine bağlıyoruz.

Yargının kurucu unsuru olduğu kabul edilen ve bağımsız savunmayı temsil eden avukatlık mesleğinin; gerçek anlamıyla kurucu unsuru olarak özümsendiği ve sözde kalmadığı günleri özlemle bekliyoruz. Bununla birlikte hukuk eğitimine, yargının işleyişine ve toplumsal sorunlara yönelik kaygılarımız da var.

Tam ve eksiksiz demokrasi, bireysel hak ve özgürlükler, insan hakları anlamında çağdaş, ihtiyaca uygun değişiklikleri sağlayacak; savunmanın bağımsızlığı ve özgürlüğünü anayasal güvenceye kavuşturacak, savunmayı Anayasa’da, “yargı” başlığı altında, “bağımsızlığı” ve “özgürlüğü” gözetilerek düzenleyecek yeni bir Anayasa ihtiyacı devam ediyor.

Avukatlık Kanunu; günün koşul ve ihtiyaçlarına uygun olarak; özellikle Baroların ve Türkiye Barolar Birliğinin görüş ve önerileri dikkate alınarak bir an önce düzenlenmelidir. Bu düzenleme avukatların aleyhine yapılacak düzenlemelerin fırsatı görülmemelidir.

1967 yılından beri çıkarılan her Avukatlık Yasası’nda yer verilen, fakat hiçbir zaman hayata geçirilemeyen Avukatlık Sınavı’nın, mesleğin kalitesinin artması için vakit geçirmeksizin hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Hukuk fakültesi adıyla kurulan birçok fakülte, kaliteli ve yeterli hukuk eğitimi vermekten uzaktır. Avukatlık mesleğinin ve hukuk eğitiminin temelini oluşturan fakültelerin bu yapılarının değiştirilmesi gerekmektedir. Yeni fakülte kuruluşuna izin verilmemesi, öğrenci sayısı arttırılmamalıdır.

Mesleğin bağımsızlığını, özgürlüğünü yok edecek ve ticarethaneye dönüştürecek tehlikeleri barındırması sebebiyle uluslararası hukuk ve avukatlık firmalarına geçit verilmemelidir.

Kamuda görevli hukuk müşavirleri ve hazine avukatları, mesleki bağımsızlık, yetki alanları, mali ve özlük hakları ile hiyerarşik konumları bağlamında, ciddi sorunlar altında çalışmaktadırlar. Mesleki anlamda savunmanın özüne aykırı bir bağla çalışmaktadırlar. Kamu adına dava takibi yapan, meslektaşlarımızın sorunlarının bir an önce çözüme kavuşmasını bekliyoruz.  

Bankalar ve bir kısım Kamu Kurumları ile tüzel kişiler avukatlık kanununa aykırı sözleşmelerle avukatlık hizmetinden faydalanıyorlar. Birçok avukatın emeğini gasp eden, avukatı sürümden kazanır hale getiren ve meslek onuru ve saygınlığı ile bağdaşmayan bu sorunun yasal düzenlemeyle bir an önce giderilmesi zorunludur.

Ceza yargılamasında iddia ile savunma arasında eşitlik kurulmalı; ülkemizde adli kolluk tüm kurum ve kuralları ile kurulmalı, genel kolluk ile arasında görev ve yetki alanı sınırlarını belirleyen yasal bir düzenleme yapılmalı; resmi kurumlarda yasa gereği sağlanması gereken bilgi ve belgeye ulaşma konusunda gerekli hukuki ve fiziki alt yapı hızla oluşturulmalıdır.

 

 

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu bakımından da; kurulun ayrı bir bütçe ve sekretaryasının sağlanması, Adalet Bakanı ve Müsteşarının kurulda yer almamasının karar alınmasını engelleme niteliğinin ortadan kaldırılmasını olumlu karşılamakla birlikte; seçim ve çalışma koşulları, yargı bağımsızlığı ve güvencesi bakımından hukuk devleti anlayışına uygun objektif kriterlerin belirlenmesi, Hâkim ve Savcıların mesleğe kabul mülakatında, Yüksek Mahkeme üyelerinin seçimlerinde objektif kriterlerin sağlanması, Adalet Bakanı ve Müsteşarının kurulda hiç yer almaması, kurulun tamamen bağımsız olarak çalışmasının tüm koşulları sağlanmalıdır. Hâkimlerin idari bakımdan Adalet Bakanlığı ile olan bağlılıkları tamamen sona erdirilmelidir.

Anayasa Mahkemesine Yargıtay kararlarının hukuka uygunluğunu denetleme bakımından bireysel başvuru hakkı tanınmasının yargılama sürecini olumsuz etkileyeceği, usul ekonomisine uygun olmadığı, pratikte hak arama özgürlüğünü uzatmaktan başka bir işe yaramayacağı kaygısı ile vatandaşlarımızın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidiş olanağını ve sürecini olumsuz etkileyeceği, Yüksek Mahkemeler arasında hiyerarşi yaratacağı düşüncesindeyiz. Kaldı ki Anayasa Mahkemesinin mevcut konumu ve yapısı, üye ve hâkim sayısının azlığı, üyelerin bir kısmının hukuk fakültesi mezunu olmamaları karşısında bu görevi yerine getirmesinin mümkün olmadığı ortadadır.

Bu duygu ve düşüncelerle; savunma hizmeti gören avukatlar ve onların örgütü Hatay Barosu; toplumun hak ve özgürlüklerine sahip çıkmaya, adalet arayışının sesi ve aracısı olmaya, laik, demokratik sosyal hukuk devletinin, özgürlükçü demokrasinin, hukuk ve hukukun üstünlüğünün, yargı ve savunma bağımsızlığının, insan haklarının ödünsüz savunucusu olmaya devam edecektir.

Saygılarımızla…05.04.2012

 

AV. A.SİNAN AKGÖL

BARO BAŞKANI

HATAY BAROSU YÖNETİM KURULU ADINA

ETKİNLİK TAKVİMİ

19.09.2024
AV. ERHAN NİZAMOĞLU
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.