-5 NİSAN 2016 AVUKATLAR GÜNÜ-
Saygıdeğer Meslektaşlarım, Saygıdeğer Kamuoyu;
Bugün 5 Nisan Avukatlar Günü…
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ile adil yargılamanın güvencesi, halkın adalet arayışının temsilcisi olan Barolar ve Avukatlar; Avukatlar Günü’nde savunma mesleğinin ve toplumun sorunlarıyla ilgili görüşlerini kamuoyuyla paylaşırlar ve savunmanın örgütlenişini kutlarlar.
Öteden beridir Avukatlar Günü sebebiyle; yurttaşların adalete ulaşmadaki zorlukları ile yargı ve mesleğimizin güncel sorunlarını alışkanlık olduğu üzere kamuoyuyla paylaşırız.
Ancak Ülkemizin zor günlerden geçtiği zamana tanıklık ediyoruz.
Ülkemizin metropollerinde bombalar patlarken, Ülkemizin her bir şehrinden ölüm haberleri gelirken Avukatlar Günü’nü kutlamayı uygun bulmadık.
Her yıl geleneksel olarak düzenlediğimiz Avukatlar Günü Balosunu Ülkemizin gündemi sebebiyle iptal etmeye karar verdik.
Mesleğimizin çileli ve çözüm bilmez sorunları elbet bir gün çözüm bulur. Ancak Ülke olarak güvenlik kaygısının üst seviyede olduğu ve el ele vermemiz gereken zamanlarında mesleki ve ekonomik kaygılarımızı konuşmaktan beis duyarız.
Mesleğimizin çözülmeyen sorunları, Avukatlık Kanunu’nun Türkiye Barolar Birliği, Barolar ve Avukatların istediği yönde ve günümüze uygun hale getirilmesi gereği böyle zamanlarda tali önemde kalabiliyor.
Fakat Ülkemizin içine itildiği bu karanlığın sebeplerini de konuşmak zorundayız.
Artık Türkiye’nin en önemli sorunu demokrasi ve terör sorunudur. Şiddetin hüküm sürdüğü, tam ve çağdaş demokrasinin olmadığı bir ortamda hukukun varlığından da söz edilemez.
Türkiye'nin demokratikleşme standartlarının her geçen gün artırılması, özgürlüklerin ve hakların genişletilmesi, adalet duygusunun nerdeyse yok olduğu ortam yerine tam demokrasinin inşası gereklidir.
Bizler, Ülkemizin “demokratik devlet” olmanın gereklerini yerine getirmiş; “hukukun üstünlüğünü” özümsemiş ve yargı erkinin, yürütme ve yasama erkinden bağımsız, özgür ve güvenceli olduğu bir ülkede yaşamayı lüks değil, zorunluluk olarak görürüz.
Bir Ülke düşünün ki farklı düşündüğü için, farklı konuştuğu için, haber yaptığı için, çocuk olduğu için, kadın olduğu için her gün hak ihlalleri ile uyanıyor ve bir sonraki gün yenisi olana değin bunların hiçbiri hatırlanmıyor.
Anayasal sistemin fiilen askıya alındığı; Parlamenter Rejimin sistemin sorunu olarak görüldüğü; Yasama, Yürütme ve Yargı Erkleri arasındaki denge ve denetleme sisteminin kaybolduğu; Ülke olarak her bir komşumuzla dibine kadar sorunlara bulaştığımız; hukuk ve demokrasi adına söylenecek sözlerin bittiği ve Yargı sisteminin o ülkenin belkemiğini tutması gereken zamanlarda belkemiğinin kırıldığı zamandan geçiyoruz.
Ülkenin belkemiğinin gittiği zamanlarda, o ülkeye her türlü terör belasının bulaşması kaçınılmaz olur. Bu gibi zamanlarda artık her bir yurttaşımız ekonomik kaygılarını, günlük yaşam çabasını unutur hale gelip güvenlikli bir ülkede yaşamak istemeye başlıyor. Ekonomik sıkıntılarından önce can güvenliğinin sağlandığı, huzurla sokağa çıkmak istediği bir ortamı aramaya başlıyor.
Ancak belirtelim ki yurttaşlarımız Ülkemizde istikrarı terörle birlikte yaşamaya alışmakta değil, can güvenliğinin sağlanmasında, yoksullaşmadan ve insanca yaşam koşulları sağlanmasında arıyor.
Olsun. Bizler el ele verir bu zor zamanları da atlatırız.
Değerli meslektaşlarım;
Bu zor zamanlar geçtiğinde de; o zaman meslek sorunlarımızı, ekonomik koşullarımızı, Avukatlık mesleğinin, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin ihtiyaçlarına ve bunun gerektirdiği etik kurallara göre biçimlendirilmesinde tüm toplumun yararının olduğunu anlatırız.
Avukatlara dokunmakla avukata saldırmakla, toplumun savunma hakkına, insanların yaşam hakkına, hukukun üstünlüğüne, hak ve özgürlüklerine dokunulduğunu anlatırız.
Avukatlık Yasasını artık Avukatların, Baroların ortak iradesine ve çağa uygun bir düzenlemeye kavuşturulması gerektiğini anlatırız.
Avukatlık mesleğine ve Staja girişte bir kangren halini alan Avukatlık Sınavını anlatırız.
Barolara sorulmadan yeni Hukuk Fakültelerinin açılmasını ve Hukuk Fakültelerindeki öğrenci sayısı ticarethane mantığıyla doldurmanın yükünü anlatırız.
CMK tarifesini asgari ücret tarifesi seviyesine çekilmesinin önemini; meslek onuru ve saygınlığı ile bağdaşmayan şartlarda çalışan kamu avukatlarını ve ücretli çalışan avukatları anlatırız.
Stajyer avukatların staj süresince en az asgari ücret seviyesinde gelir sağlamasının önemini; staj eğitiminin ve mesleğin "toplumsal" yönünü genç avukatlara aktaracak bir anlayışla sürdürülmesinin önemini anlatırız.
Saygıdeğer Kamuoyu;
Hukukla sınırlanmamış bir yönetim, vatandaşlar için büyük bir tehdittir. Bağımsız yargı, demokratik sistemlerde çoğunluğun tahakkümüne karşı bireylerin hak ve özgürlüklerinin en büyük güvencesidir. Yürütmenin etkisi altında olan bir yargı, keyfi ve hukuka aykırı eylem ve işlemlere karşı gerçek bir denetim gerçekleştiremez. Böyle bir sistemde hiç kimsenin hak ve özgürlüklerinin koruma altında değildir.
Hukuk devleti olmanın en temel ilkesi yargının bağımsızlığı ve yargının bağımsızlığı için de savunmanın bağımsız olması zorunludur. “Bağımsız savunma”, “bağımsız yargı”nın vazgeçilmez unsurudur. Avukatların bağımsızlığını yok ederek siyasi iktidara tabi kılan bir düzenlemeye asla razı olmayız.
Biz Avukatlar kim olduğumuzu, mevkiimizi, makamımızı gayet iyi bilenlerdeniz. Özgürlüğümüzün, bağımsızlığımızın karşısına çıkartılacak bilançonun hesabını vermeye hazırız. Her bir yurttaşımızın, halkımızın her bir sıkıntısında, yanlarında yer almaya da devam edeceğiz.
Her türlü ekonomik, sosyal ve siyasal zorluk ve baskılara rağmen bağımsız savunmayı temsil eden, demokrasi ve hak mücadelesi veren, özveri ile asil ve yüce mesleği birlikte yapmaktan onur duyduğumuz siz değerli meslektaşlarımın Avukatlar Gününü, daha güzel bir gelecek dileği ile şahsım, Yönetim Kurulumuz ve Hatay Barosu adına şükran ve minnetle kutlarım.
Saygılarımızla… 05.04.2016
Av. Ekrem DÖNMEZ
HATAY BAROSU BAŞKANI