“05 Nisan 2013 Avukatlar Günü Basın Açıklaması"
Bugün Avukatların; hak arama ve savunma mesleğinin sorunlarını kamuoyu ile paylaştıkları ve savunmanın örgütlenişini kutladıkları gündür.
Yurttaşların hak arama özgürlüklerinin ve adalete ulaşmalarının en önemli aracı ve güvencesi olan savunma, hala yargının dışında görülmekte ve tüm taleplerimize rağmen sorunlar devam etmektedir.Anayasa’da da savunmanın bağımsızlığı ve özgürlüğü anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır. Savunma, Anayasa da, “yargı” başlığı altında, “bağımsızlığı” ve “özgürlüğü” gözetilerek yeniden düzenlenmelidir.
Avukatlık Kanunu; günün koşul ve ihtiyaçlarına uygun olarak; özellikle Baroların ve Türkiye Barolar Birliğinin görüş ve önerileri dikkate alınarak bir an önce düzenlenmelidir. Mesleğimizin geleceği açısından son derece hayati önemi olan “sınav” kurumunun tekrar yasalaşması Anayasa Mahkemesinin iptal kararı da nazara alınarak hızla sağlanmalıdır.
Türkiye’de Hukuk eğitimi ve öğretimi, mevcut durumu itibariyle istenilen düzeyde değildir. Bu nedenle koşulları oluşmadan Hukuk Fakültelerinin açılmasına, mevcut fakültelerde öğrenci sayısının arttırılmasına izin verilmemelidir.
Mesleğin bağımsızlığını, özgürlüğünü yok edecek ve ticarethaneye dönüştürecek tehlikeleri barındırması sebebiyle uluslararası hukuk ve avukatlık firmalarına geçit verilmemelidir.
Kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan Kamu Avukatları mesleki bağımsızlık, yetki alanları, mali ve özlük hakları ile hiyerarşik konumları bağlamında, ciddi sorunlar altında çalışmaktadırlar. Bu sorunların çözümü konusunda gereken yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Avukatlar, serbest çalışanı ile kamuda çalışanı ile bir bütündür. Bu nedenle kamuda çalışan meslektaşlarımızın sorunlarına çözüm üretmek amacı ile Türkiye Barolar Birliği Kamu Avukatları Kurulu (TÜBAKAV) oluşturulmuş; bu kurulun almış olduğu karar uyarınca 12 Mayıs 2013 tarihinde, Birlik merkezinde “Kamu Avukatları Kurultayı” yapılmasına karar verilmiştir. Bu Kurultay ile kamuda çalışan avukatlarının sorunlarının tespiti ile çözüm önerilerinin görüşülmesi ve kamuoyunun dikkatinin konuya çekilmesi amaçlanmaktadır. Hatay Barosu olarak bu sorunların çözümünün sonuna kadar takipçisi olunacaktır.
Yıllardır dile getirmemize rağmen Bankalar ve bir kısım Kamu Kurumları ile tüzel kişiler Avukatlık Kanununa ve Asgari ücret Tarifelerine aykırı sözleşmeler ile avukatlık hizmetinden faydalanma yoluna devam etmektedir. Bu sorunların çözümü konusunda bugüne kadar somut bir ilerleme kaydedilmemiştir. Gereken tedbirler alınmalı ve yasal düzenlemeler acil olarak yapılmalıdır.
Resmi kurumlarda yasa gereği sağlanması gereken bilgi ve belgeye ulaşma konusunda gerekli alt yapı hızla oluşturulmalıdır. Ulusal Yargı Ağı Projesinin Avukatlar için ücretsiz hale getirilmesini bu konuda atılmış çok olumlu bir adım olarak görüyoruz.
Yine 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununa tabi taşınmazların mesken olarak gösterilen bağımsız bölümlerinde avukatlık büroları kurulabileceğine ilişkin yasa değişikliğini çalışmasını olumlu olarak karşılamaktayız.
Ceza yargılamasında iddia ile savunma arasında eşitlik kurulmalıdır. Özensiz ve gerekçesiz gizlilik kararları ve infaza dönüşen tutuklama kararlarından kaçınılmalıdır. 5560 sayılı yasa ile getirilen adil yargılama hakkını ihlal eden, savunmanın etkinliğini azaltan düzenlemelerden vazgeçilmelidir. Ceza soruşturması aşamasında dosyanın vekaletsiz incelenebilmesi yolunda yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Ülkemizde adli kolluk tüm kurum ve kuralları ile kurulmalı, genel kolluk ile arasında görev ve yetki alanı sınırlarını belirleyen yasal bir düzenleme yapılmalıdır.
Ceza Muhakemeleri Kanunu kapsamında zorunlu müdafii/vekil görevi gören meslektaşlarımıza CMK avukatlık ücretinin avukatlık asgari ücret tarifesi esas alınarak düzenlenmesi gerekmektedir. Vekâlet ücreti alacaklarından Katma Değer Vergisi tümüyle kaldırılmalıdır.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yeniden yapılandırılmalıdır. Hakimlik ve Savcılık mesleğinin ayrı disiplinlere tabi olduğu gözetilerek Hakimler Yüksek Kurulu ve Savcılar Yüksek Kurulu olarak iki ayrı kurul olarak oluşmalıdır. Hakimler Yüksek Kurulunun idari bakımdan Adalet Bakanlığı ile bağı sona erdirilmelidir. Bu kurulun bağımsız olarak çalışmasının tüm koşulları sağlanmalıdır. Her iki kurulun seçim ve çalışma koşullarının düzenlemesinde yargı bağımsızlığı ve güvencesine, hukuk devleti anlayışına uygun objektif kriterler belirlenmelidir.
Anayasa Mahkemesine Yargıtay kararlarının hukuka uygunluğunu denetleme bakımından başvuru hakkı tanınmasının yargılama sürecini olumsuz etkileyeceği, usul ekonomisine uygun olmadığı, vatandaşlarımızın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidiş olanağını ve sürecini olumsuz etkileyeceği, Yüksek Mahkemeler arasında hiyerarşi yaratacağı düşüncesindeyiz. Bu görüşümüzü muhafaza etmeye devam ediyoruz. Kaldı ki Anayasa Mahkemesinin mevcut konumu ile bu görevi yapmasının pratik bakımdan da imkansızdır. Üye ve hâkim sayısının azlığı, üyelerin bir kısmının hukuk fakültesi mezunu olmamaları karşısında bu görevi yerine getirmesinin mümkün olmadığı ortadadır. Nitekim sürecin başladığı günden bugüne kadar yaşananlar bu tespitlerimizin haklı olduğunu açıkça göstermektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle; savunma hizmeti gören avukatlar ve onların örgütü Hatay Barosu; toplumun hak ve özgürlüklerine sahip çıkmaya, adalet arayışının sesi ve aracısı olmaya, laik, demokratik sosyal hukuk devletinin, özgürlükçü demokrasinin, hukuk ve hukukun üstünlüğünün, yargı ve savunma bağımsızlığının, insan haklarının ödünsüz savunucusu olmaya devam edecektir.
Saygılarımızla…05.04.2013
AV. A.SİNAN AKGÖL
BARO BAŞKANI
HATAY BAROSU YÖNETİM KURULU ADINA
Bugün 5 Nisan Avukatlar Günü.
Kutlama, mutlu bir olaya sevinilmesidir.
Yargılamada avukat yok sayılırken, meslektaşlarımız mesleklerini yaparken saldırıya uğrayıp can verirken, avukatların çalışma alanı giderek daraltılırken kutlamadan söz etmek zordur.
Hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumayı temel amacı sayan; yurttaşların hak arama özgürlüklerinin ve adalete ulaşmalarının en önemli aracı ve güvencesi olan avukatlar; bugün mesleklerini yaparken giderek can güvenliği kaygısına düşüyorlar. On yıllık süreçte yüzlerce saldırıya uğrayan meslektaşlarımızdan yirmiden fazlasını şehit verdik.
5 Nisan’ı kutlarken avukatlar sorunsuz değildirler. Savunmanın özgürce ve bağımsızca yapıldığı hala kurulamadığı bir ortamda, yasaya uygun davranmakla ve kamu hizmeti görmekle yükümlü kamu kurumlarının avukatlık mesleğine olan hukuk tanımaz yaklaşımlarını, avukatların gördükleri görevin anlamının ve “hukukun üstünlüğü” ilkesinin, bu uygulayıcılar tarafından özümsenmemesine bağlıyoruz.
Yargının kurucu unsuru olduğu kabul edilen ve bağımsız savunmayı temsil eden avukatlık mesleğinin gerçek anlamıyla kurucu unsuru olarak özümsendiği ve sözde kalmadığı günleri özlemle bekliyoruz. Bununla birlikte hukuk eğitimine, yargının işleyişine ve toplumsal sorunlara yönelik kaygılarımız da var.
Tam ve eksiksiz demokrasi, bireysel hak ve özgürlükler, insan hakları anlamında çağdaş, ihtiyaca uygun değişiklikleri sağlayacak; savunmanın bağımsızlığı ve özgürlüğünü anayasal güvenceye kavuşturacak, savunmayı Anayasa’da, “yargı” başlığı altında, “bağımsızlığı” ve “özgürlüğü” gözetilerek düzenleyecek yeni bir Anayasa ihtiyacı devam ediyor.
Avukatlık Kanunu; günün koşul ve ihtiyaçlarına uygun olarak; özellikle Baroların ve Türkiye Barolar Birliğinin görüş ve önerileri dikkate alınarak bir an önce düzenlenmelidir. Bu düzenleme avukatların aleyhine yapılacak düzenlemelerin fırsatı görülmemelidir.
1967 yılından beri çıkarılan her Avukatlık Yasası’nda yer verilen, fakat hiçbir zaman hayata geçirilemeyen Avukatlık Sınavı’nın, mesleğin kalitesinin artması için vakit geçirmeksizin hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Hukuk fakültesi adıyla kurulan, birçok fakülte kaliteli ve yeterli hukuk eğitimi vermekten uzaktır. Avukatlık mesleğinin ve hukuk eğitiminin temelini oluşturan fakültelerin bu yapılarının değişmesi yeni fakülte kuruluşuna izin verilmemesi, öğrenci sayısı arttırılmamalıdır.
Mesleğin bağımsızlığını, özgürlüğünü yok edecek ve ticarethaneye dönüştürecek tehlikeleri barındırması sebebiyle uluslararası hukuk ve avukatlık firmalarına geçit verilmemelidir.
Kamuda görevli hukuk müşavirleri ve hazine avukatları, mesleki bağımsızlık, yetki alanları, mali ve özlük hakları ile hiyerarşik konumları bağlamında, ciddi sorunlar altında çalışmaktadırlar. Mesleki anlamda savunmanın özüne aykırı bir bağla çalışmaktadırlar. Kamu adına dava takibi yapan, meslektaşlarımızın sorunlarının bir an önce çözüme kavuşmasını bekliyoruz.
Bankalar ve bir kısım Kamu Kurumları ile tüzel kişiler avukatlık kanununa aykırı sözleşmelerle avukatlık hizmetinden faydalanıyorlar. Birçok avukatın emeğini gasp eden, avukatı sürümden kazanır hale getiren ve meslek onuru ve saygınlığı ile bağdaşmayan bu sorunun yasal düzenlemeyle bir an önce giderilmesi zorunludur.
Ceza yargılamasında iddia ile savunma arasında eşitlik kurulmalı; ülkemizde adli kolluk tüm kurum ve kuralları ile kurulmalı, genel kolluk ile arasında görev ve yetki alanı sınırlarını belirleyen yasal bir düzenleme yapılmalı; resmi kurumlarda yasa gereği sağlanması gereken bilgi ve belgeye ulaşma konusunda gerekli hukuki ve fiziki alt yapı hızla oluşturulmalıdır.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu bakımından da; kurulun ayrı bir bütçe ve sekretaryasının sağlanması, Adalet Bakanı ve Müsteşarının kurulda yer almamasının karar alınmasını engelleme niteliğinin ortadan kaldırılmasını olumlu karşılamakla birlikte; seçim ve çalışma koşulları, yargı bağımsızlığı ve güvencesi bakımından hukuk devleti anlayışına uygun objektif kriterlerin belirlenmesi, Hâkim ve Savcıların mesleğe kabul mülakatında, Yüksek Mahkeme üyelerinin seçimlerinde objektif kriterlerin sağlanması, Adalet Bakanı ve Müsteşarının kurulda hiç yer almaması, kurulun tamamen bağımsız olarak çalışmasının tüm koşulları sağlanmalıdır. Hâkimlerin idari bakımdan Adalet Bakanlığı ile olan bağlılıkları tamamen sona erdirilmelidir.
Anayasa Mahkemesine Yargıtay kararlarının hukuka uygunluğunu denetleme bakımından bireysel başvuru hakkı tanınmasının yargılama sürecini olumsuz etkileyeceği, usul ekonomisine uygun olmadığı, pratikte hak arama özgürlüğünü uzatmaktan başka bir işe yaramayacağı kaygısı ile vatandaşlarımızın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidiş olanağını ve sürecini olumsuz etkileyeceği, Yüksek Mahkemeler arasında hiyerarşi yaratacağı düşüncesindeyiz. Kaldı ki Anayasa Mahkemesinin mevcut konumu ve yapısı, üye ve hâkim sayısının azlığı, üyelerin bir kısmının hukuk fakültesi mezunu olmamaları karşısında bu görevi yerine getirmesinin mümkün olmadığı ortadadır.
Bu duygu ve düşüncelerle; savunma hizmeti gören avukatlar ve onların örgütü Hatay Barosu; toplumun hak ve özgürlüklerine sahip çıkmaya, adalet arayışının sesi ve aracısı olmaya, laik, demokratik sosyal hukuk devletinin, özgürlükçü demokrasinin, hukuk ve hukukun üstünlüğünün, yargı ve savunma bağımsızlığının, insan haklarının ödünsüz savunucusu olmaya devam edecektir.
Saygılarımızla…05.04.2012
AV. A.SİNAN AKGÖL
BARO BAŞKANI
HATAY BAROSU YÖNETİM KURULU ADINA