5 Nisan 2017 Avukatlar Günü Basın Açıklaması
Tarih: 5.04.2017 | Okunma Sayısı: 1690

-5 NİSAN 2017 AVUKATLAR GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI-

Saygıdeğer Kamuoyu,

Hepinizi, Baromuzun seçilmiş tüm kurulları ve Baromuz üyesi meslektaşlarım adına saygıyla selamlıyorum.

Bugün 05 Nisan 2017. Yani Bugün Avukatlar Günü.

Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir. Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder.

Avukatlığın amacı; her türlü hukuki sorun ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını, her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır. Avukatlar bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adaletin hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis ederler.

Yargı organları, emniyet makamları, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüsleri, özel ve kamuya ait bankalar, noterler, sigorta şirketleri ve vakıflar; avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olmak zorundadırlar. Kanunlarındaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu kurumlar avukatın gerek duyduğu bilgi ve belgeleri incelemesine sunmakla yükümlüdür.

Bu nitelemeler tarafımıza ait olmayıp, kimsenin bilmek istemediği Avukatlık Kanununun ilk üç maddesinde yazılı olan hükümlerdir.

Ne yazık ki uzun bir süredir biz Avukatlar ve Avukatların meslek örgütü olan Barolar, 5 Nisan Avukatlar Günü’nü bir gün olarak kutlamaktan çok uzağız.

Az önce sizlerle paylaştığımız Avukatlık Kanunu’nun ilk üç maddesindeki hükümler karşısında kısa ve öz olarak söylemek gerekirse, “Yargının Kurucu Unsuru” olarak tanımlanan bağımsız savunmanın temsili yolunda, artık engebeler değil, dağlar aşmak gerek. Bağımsız savunma her Avukatın, her meslektaşımızın yüreğinde taşıdığı asla vazgeçemeyeceği en önemli hasletlerden biri de olsa, bu haslet bu mesleğin icrası sırasında Avukatlarla karşılaşanlar için hep bir rahatsızlık unsuru olarak görünmeye devam ediyor.

Bunu neye bağlıyoruz biliyor musunuz? Yargının kurucu unsuru olduğu kabul edilen ve Avukatlık Kanununun tanıdığı hak ve yetkileri kullanmak için görev gören avukatların mesleklerini ifa ederken karşılaştığı zorluk ve yaşadığı mesleki sıkıntıları; Avukatların statüsünün bilinmemesine, “hukukun üstünlüğü” ilkesinin ve gördükleri görevin başta kamu kurumları ve kamu görevlileri olmak üzere, ülkemizde bir türlü özümsenmemesine bağlıyoruz.

Avukatlara dokunmakla avukata saldırmakla, toplumun savunma hakkına, insanların yaşam hakkına, hukukun üstünlüğüne, hak ve özgürlüklerine dokunulduğunu kabul ediyoruz.

Yargıya ve Savunmaya yönelen saldırılar, bizi savunmanın dokunulmazlığına, yargı bağımsızlığına, demokrasiye ve hukuk devletine götürmüyor.

Saygıdeğer Kamuoyu;

Ülkemiz gerçekten uzun bir süredir zor bir süreçten geçiyor. Biz Avukatlar ve Barolar Ülke koşulları zordan geçerken kendimizi için talepte bulunmayı zul sayarız.

Ancak Avukatların icra ettikleri mesleğin niteliğinin ve bu mesleğin icrası sebebiyle oluşan taleplerin, Avukatların kendi şahsi çıkar ve menfaatleri için oluşan talepler olmadığını; halkımızın adalete erişimi ve adalet beklentisi içinde, Yargı Organları ve Kamu Kurumları önünde dile getirilen beklenti ve talepler dışında başkaca bir talep olmadığını; Avukatların hukuki sorun ve anlaşmazlıkları halkımız adına adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını sağlamak üzere dile getirdikleri talepler olduğunu hatırlatmak isteriz.

Yürütmenin en başından başlayan ve giderek arkasından basın ahlak ilkelerini unutan bir takım basın-yayın organlarının eşlik ettiği saldırı ve algı operasyonuna, adliyelerdeki girişlerde Avukatların üstünün aranmasına kadar varan kanunsuz, hukuksuz uygulamalar eşlik etti. Bu saldırı ve algı operasyonunu tesadüf olarak görmüyoruz. Bu algı operasyonun amacını, vatandaşlarımızı Avukat güvencesinden mahrum bırakmak olduğunu düşünüyoruz.

Yoksa elbette Avukatların kendi mesleklerinden kaynaklanan birçok zorluğu yaşadıkları ve halen de, Türkiye’de çağdaş ve modern hukuk sistemlerine nazaran birçok iyileştirme beklediği ortadadır.

Gelinen aşamada yargının giderek siyasetin operasyon alanlarından biri haline gelmiş olması sebebiyle, Ülkemizde büyük çoğunluk, iyi ki Barolar var, iyi ki Avukatlar var diyerek Avukatlara ve Barolara ağır bir sorumluluk yüklemiştir. Avukatlar ve Baroların bu etkin varlığının verdiği rahatsızlık, hukuku yok etmek için yönelen her girişimde Baroların çıkardığı sesten duyulan rahatsızlık Baroları ve Avukatları olağan hedef haline getirmiştir. Bu sebeple, bu saldırı ve algı operasyonları tesadüf değildir.

Olsun biz bu zor günler yine el ele vererek, birlik ve beraberlik içinde aşarız diyoruz. Çok uzağa gitmeye gerek yok, sınırlarımızın hemen ötesinde yaşanan insanlık dramına bakıp; başta mezhepçiliği reddeden, eşit yurttaşlık değerleri başta olmak üzere; sahip olduğumuz Cumhuriyet değerlerinin kıymetini bilerek, yine de umudumuz var ve Avukatlık Kanununun 76. ve 95. maddelerinde, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve insan haklarını savunmak ve korumak yönünde Barolara verilen görev gereği; yine inadına Hukuk Devleti, İnsan Hakları ve Demokrasi için mücadeleye devam edeceğiz.

Saygıdeğer Kamuoyu;

15 Temmuz 2016 gecesi, Ülkemizde bir daha asla ve asla yaşamak istemeyeceğimiz bir darbe girişimine tanık olduk. Darbelerin Ülkemiz siyasi tarihine verdiği zararın farkındayız ve bilincindeyiz. Bu güne kadar darbeler; Ülkemizden, zenginliklerimizden çok şey alıp götürdü. Darbe girişimlerinde tüm ülke demokrasisi ve hukukunun hedef olduğunu bilenlerdeniz.

Bu trajik olayı gerçekleştiren suç örgütünün devletimizin içine Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş temellerinin zayıflatılması ve LİYAKAT sisteminden sapılması sonucunda yerleşebildiğinin unutulmaması gerektiğinin altını çiziyoruz. Tekrarlanmasının önlenmesi için bu temellere ve liyakat sistemine sahip çıkılması zorunluluğunu ifade ediyoruz. Bu vesileyle canlarını yitiren yurttaşlarımıza rahmet, Ülkemize geçmiş olsun diyoruz.

Bu aşamada tekraren beklentimiz; darbe sürecine dahil olanların ve FETÖ mensuplarının açığa çıkartılarak yargılanmaları, hem de bu işin sağlıklı olarak ve sulandırılmadan sonuçlandırılması için yapılan iş ve işlemlerde hukuk kurallarının çiğnenmemesi, hukukun üstünlüğü ve adil yargılanma ilkelerinin harfiyen işletilerek, bu vahim ve menfur darbe süreci ile ilgili hukuksal sürecin tamamlanmasıdır.

Büyük Önder Atatürk; “ADALET GÜCÜ BAĞIMSIZ OLMAYAN BİR MİLLETİN DEVLET HALİNDE DEVAMI KABUL OLUNMAZ.” demiştir.

Hukukla kendini sınırlamayan bir yönetimin yurttaşları için tehdit haline geldiğine, tarihte pek çok kez rastladık. Hukukun bu sınırlayıcı işlevinin tek güvencesi kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığıdır. Bağımsız yargı, demokratik sistemlerde bireylerin hak ve özgürlüklerinin en büyük güvencesidir.

Hâkimiyle, savcısıyla, avukatıyla bizler yargının artık bu tartışmanın odağında olmasını istemiyoruz. Yargının eski itibarına kavuşması için hepimizin elbirliğine ihtiyacı var. Siyasetin ilgisinden uzak, tarafsız, bağımsız bir yargı için zaman diyalog ve işbirliği zamanı.

Saygıdeğer Kamuoyu;

Önümüzde 16 Nisan 2017 Pazar günü Anayasa Değişikliği oylaması ile ilgili yapılmayı bekleyen bir referandum bulunmaktadır. Haliyle bu referandum paketinin TBMM’den geçmesinden sonra siyası partiler kendi siyasi düşünce ve çalışma tarzlarına göre bir politika yürütmektedirler.

Anayasa gibi bir metinde yapılacak her değişiklik öncelikle ve öncelikle hem Baroları hem de Türkiye Barolar Birliğini ilgilendirir. Barolar ve Türkiye Barolar Birliği bir hukuki metin olan Anayasada yapılacak değişikliklerin yurttaşlarımıza doğru olarak yansıtılması için gereken çalışmaları elbette ve elbette yapacaklardır.

Ancak belirtelim ki, ne yazık ki referandum tam bir eşitlik içinde yürütülmüyor. Hali hazırda OHAL süreci içinde bu referandumun yapılacak olması bile Ülkemize yakışmamaktadır. Eğer, insan haklarına saygılı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğumuza inanıyorsak, OHAL sistemlerinin kalıcı bir yönetim anlayışı olarak tercih edilmesini de bununla çelişki sayarız.

Hayır oyu kullanacakların terörist olarak lanse edilmesi, propaganda sırasında yaşatılan zorluklar bu referandum sürecinin nasıl yürümekte olduğunun bir habercisidir.

16 Nisan 2017 Pazar günü yapılacak olan Anayasa Değişikliği oylamasında, bir daha asla dönülemeyecek ve telafisi imkanı olmayan zararlara yol açılmaması için sorumluluk sahiplerinin söylemlerini düzeltmesi gerektiğini; EVET/HAYIR söylemlerinden devşirilecek siyasi rantın toplumumuzu giderek böldüğünü, ayrışmaya ittiğini; ülkemizde de seçimin sağlıklı şekilde yapılması için gerekli bütün önlemlerin alınması gerektiğini, her şeyin bir gün gelip hukuka dayandığı gerçeğinden hareketle herkesin akl-ı selim içinde hareket ederek evrensel hukuk kurallarına uyması gerektiğini hatırlatmayı bir görev biliyoruz.

Referandum sürecinin güvenlik içinde, sağlıklı bir şekilde ve Ülkemiz yararına bir sonuç doğurmasını temenni ediyoruz.

Saygıdeğer Kamuoyu;

Hatay Barosu; Büyük Önder Atatürk’ün çizdiği yolda, Cumhuriyet’in kazanımlarına, temel değerlerine ve Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine sahip çıkmaya devam edecektir.

Hatay, Anavatan’a katıldığı günden bu yana tüm renklerin, çok kültürlülüğün, farklı inançların barış içinde bir arada yaşadığı ve birbirine sahip çıktığı bir kent olarak yaşamış ve yaşamaya devam edecektir.

Bu vesileyle Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını, şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz. Baromuzun kurucularına, Baromuza emeği geçen tüm başkanlarımıza, yöneticilerimize, meslektaşlarımıza ve çalışanlarımıza emeklerinden dolayı teşekkür ediyor, ebediyete intikal edenleri saygı ve rahmetle anıyoruz.

5 Nisan Avukatlar Günü’müz kutlu olsun.

Saygılarımızla… 05.04.2017

Av. Ekrem Dönmez

HATAY BAROSU BAŞKANI

 
 

ETKİNLİK TAKVİMİ

20.09.2024
AV. ERHAN NİZAMOĞLU
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.