2015-2016 Adli Yıl Açılış Konuşması
Tarih: 1.09.2015 | Okunma Sayısı: 2652

2015-2016 ADLİ YIL AÇILIŞI KONUŞMASI 

Hepinizi, Baromuzun seçilmiş tüm kurulları ve Baromuz üyesi meslektaşlarım adına saygıyla selamlıyorum.

Bugün 01 Eylül 2015. 2015-2016 Adli Yılı’nın ilk günü.

İki gün önce kutladığımız 30 Ağustos Zafer Bayramımızın 93. yıldönümünde; barış içinde bir arada bir toplum yaratma fikriyle, bugünlerimizi, bağımsızlığımızı, cumhuriyetimizi ve cumhuriyetin temsil ettiği çağdaş değerlerimizi borçlu olduğumuz Büyük Atatürk'ü, silah arkadaşlarını, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran tüm devlet adamlarını ve şehitlerimizi tekrar rahmet ve minnetle anıyorum. 

Bugün ayrıca 1 Eylül Dünya Barış Günü. Ne yazık ki Bölgemiz kan gölüne dönmüş durumda. Hemen yanı başımızda mezhep savaşlarıyla kavrulan coğrafyamızda, mezhebi, dini ya da ırkı gerekçe gösterilerek insanlar canlarını yitiriyor, ırzına geçiliyor, köle yapılıyorken; yurdumuzda iki milyon Suriye vatandaşı, her gün kimi deniz ortasında, kimi sınır boylarında, kimi kamyon kasasında, kimi çadırlarda ve sokak ortasında hiç de insani olmayan koşullarda yaşam savaşı verirken barış sözü ağır geliyor. Savaş İstemiyoruz. Yine de umudumuz var ve yine inadına barış için mücadeleye devam edeceğiz.

Sınırlarımızın hemen ötesinde yaşanan insanlık dramına bakıp; başta mezhepçiliği reddeden, özgürlükçü laiklik ve eşit yurttaşlık değerleri başta olmak üzere; sahip olduğumuz Cumhuriyet değerlerinin kıymetini bileceğiz. Ardından çok özlediğimiz toplumsal barışa ulaşmak için konuşacağız.

 

Saygıdeğer Konuklar;

Çözülse de çözülmese de her Adli Yılda neredeyse benzer sorunları konuşur bu sorunlara çözüm ararız.

Ülkemizde önceleri kanuni bir dayanağı bulunmayan adli yıl açılış törenleri, ilk kez Adalet Bakanı Ali Rıza Türel döneminde 6 Eylül 1943 yılında gerçekleştirilmiş, bu tarihten sonra köklü, güzel bir gelenek olarak başlayan bu uygulama, 16.05.1973 tarih ve 1730 sayılı Yargıtay Kanunu ile birlikte yasal düzenlemeye bağlanmıştır.

6572 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 2797 sayılı Yargıtay Kanunun 59. maddesi yürürlükten kaldırılmış ve Yargıtay Adli Yıl açılış töreni Kanundan çıkarılmıştır.

Geleneklerin yasal düzenlemeye konu edilmesi doğru olmadığı gibi, yasal düzenlemeyle kaldırılması da doğru değildir. Adli yıldönümlerinde yargı erkinin tüm paydaşlarının katılımıyla bu törenler şimdi olduğu gibi, düzenlenmeye devam edilmelidir.

Adli yıl açılış törenlerinde, yargının sorunları konuşulmalı, beklentiler dile getirilmelidir. Siyaset ve medyanın adalet mekanizmasına yoğun bir şekilde etki ettiği bir ülkede; yargının söyleyeceği sözlere siyasetin kendini kapatması demokratik hukuk devleti ve çoğulcu demokrasi anlayışıyla bağdaşmamaktadır.

Yargının bağımsızlığı ilkesi Anayasa ve yasalarda mükemmel şekilde yer almış olsa bile, yargıç güvencesi olmadıkça yargının tam bağımsızlığından söz edilemez. Anayasanın 9., 138., ve 139. maddelerinde kaynağını bulan yargı bağımsızlığı ve hakim güvencesi kavramları, sadece yargıya ve hakime tanınan bir imtiyaz değil; toplumun tüm kesimlerinin, demokratik düzenin ve giderek devletin güvencesidir.

Yargı Camiamızın çözüm bekleyen birçok sorunu, hala olduğu yerde durmaktadır.

 

Saygıdeğer Konuklar;

Adalet, mülkün yani ülkenin temelidir. Güzel ülkemin kahraman, fedakâr, asil, namuslu, vicdanlı hukukçuları olan avukatları, hâkimleri, savcıları; yargının kurucu unsuru sıfatıyla bu ülkenin temel taşları arasındadır. 

Yargıya, dolayısıyla adalete, dolayısıyla ülkenin temellerine ve geleceğine yönelmiş açık ve yakın en büyük tehlike “keyfilik”tir. Bugün İse ayak bağı olduğu düşünülen her uygulama, her ses, her düzenleme, her farklı renk susturuluyor, kaldırılıyor, ayıklanıyor.

Özel amaçla çıkartılan her kanun, yasaların sık değiştirilmesi adalete olan güveni sarsıyor. Hukukla kendini sınırlamayan bir yönetimin yurttaşları için tehdit haline geldiğine tarihte pek çok kez rastladık. Hukukun bu sınırlayıcı işlevinin tek güvencesi kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığıdır. Bağımsız yargı, demokratik sistemlerde bireylerin hak ve özgürlüklerinin en büyük güvencesidir.

Türkiye’nin elbette tartışmasız yeni bir Anayasaya ihtiyacı var. Ancak bu ihtiyaç yönetim sisteminin fiilen değişmesiyle ve bu sisteme uygun bir Anayasa yapılmasıyla değil, toplumun tüm dinamiklerinin tamamının bir araya gelmesiyle çözülmelidir.

Hâkimiyle, savcısıyla, avukatıyla yargı itibar noktasında hiç bu kadar tartışılmamıştı. Bizler yargının artık bu tartışmanın odağında olmasını istemiyoruz. Yargının eski itibarına kavuşması için hepimizin elbirliğine ihtiyacı var. Siyasetin ilgisinden uzak, tarafsız, bağımsız bir yargı için zaman diyalog ve işbirliği zamanı. Biz avukatlar bu itibar noktasında işbirliğine el birliğine diyaloga hazırız.

 

 

Saygıdeğer Konuklar;

Binlerce meslektaşımız; yurdun dört bir yanında iş cinayetleri, istismar edilen, katledilen çocuk ve kadınlar, toplumsal olaylarda öldürülen, gözlerini yitiren gençler, yok edilen çevre, baskıya uğrayan gazeteciler başta olmak üzere yurttaşlarımızın açtığı ya da yargılandığı yüz binlerce davada savunma yapacak, adalet dağıtacaklar. 

Avukatın görevi, insanların haklarını, onların kullanımına sunmaktır. Şu halde avukat, halkın haklarını, çıkarlarını savunan ve toplum içinde yaşayan insanı birey yapan meslek mensubudur. Avukatın hak ve yetkilerine veya avukatın doğrudan doğruya yaşamına ya da vücut bütünlüğüne yönelen her saldırı, aslında bu ülkede yaşayan herkesin temel haklarına yönelmiştir. 

Bugün, savunma hala baskı altındadır. Avukatlar, mesleki faaliyetleri nedeniyle soruşturulmakta ve kovuşturulmaktadır.

Avukatların meslek alanı sürekli olarak daraltılmakta, münhasıran avukatlar tarafından yerine getirilebilecek faaliyetlerin sayısı giderek azaltılmaktadır. Kontrolsüz açılan hukuk fakültelerinden yeterli eğitimi almamış hukuk fakültesi mezunları sınavsız bir şekilde avukatlık stajına başlayıp kolaylıkla avukat olmakta, hem hizmetin kalitesi düşmekte hem de avukatlar büyük ekonomik zorluklara sürüklenmektedir. Katılımcı süreç işletilerek değişecek Avukatlık Kanunu’na ihtiyacımız var.

Yargının kurucu unsurlarının birlikte çalışmasına, adil yargılama yapılmasına, gerçeği gerçek olmayandan, suçluyu suçsuzdan, haklının haksızdan ayırt edilmesine ihtiyacımız var. 

 

Saygıdeğer Konuklar;

Ülkemiz yeniden bir seçim atmosferine giriyor. Toplumun tüm kesimleri Türkiye’nin demokratikleşmesi, yargının siyasallaşmaktan uzaklaşmasını istiyor. Seçim sürecinin daha barışçıl ve huzurlu bir ortamda geçmesini diliyorum.

Yeni süreçte toplumsal hayata darbe vuran, kişisel özgürlükleri kısıtlayan, kadına şiddeti artıran, eğitimden sağlığa her alandaki adaletsiz, eşitliğe ve toplumsal devlet anlayışına aykırı düzenlemelerin iptal edilmesini bekliyoruz. Yeni süreçte  demokrasinin ve hukuk devletinin önündeki engellerin kaldırılmasını, yolsuzluğun, yoksulluğun önlenmesi adına el ele verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Uzlaşma, farklılıklarla diyalog ve birlikte sorunlara çözüm üretebilme gayretinin sergilenmesini tüm siyasi partilerden bekliyoruz. Önemli olan bundan sonra ülkede birlik ve beraberlik ruhunu güçlendirmek, daha aydınlık bir geleceğe ulaşmak adına uzlaşı sağlamaktır.

Giderek daha çok hukuk devleti, daha çok hukukun üstünlüğü, daha çok insan hakları ve daha çok demokrasiye ihtiyacımız var. Adaletin güçlü olması herkes için güvencedir. Ülke olarak bizi aydınlığa kavuşturacak, birlik ve beraberlik duygumuzu pekiştirecek kavramlar bunlardır.

Yeni adli yılın; savunmaya saygı, yargımızda adalet, bağımsız, tarafsız ve daha uygar bir hukuk düzeninin esas alındığı bir yıl olmasını diler; yeni Adli Yılın meslektaşlarımıza, yargı camiamıza, ülkemize ve adalet bekleyen tüm yurttaşlarımıza hayırlı olmasını dilerim.

Saygılarımla&S230; 01.09.2015

Av. Ekrem Dönmez

HATAY BAROSU BAŞKANI

ETKİNLİK TAKVİMİ

24.11.2024
AV. HATAY TUT
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.