" 10 Aralık 2014 Dünya İnsan Hakları Günü "
İnsanlık tarihinin yaşadığı tüm acıların imbiğinden damıtılmasından elde edilen evrensel değerlerin bir metin haline getirildiği İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edilişinin 66. yılındayız.
İnsanın doğuştan sahip olduğu hakların ayrımsız herkese tanınması ve yaşam bulması için insanlık ailesi bir onur mücadelesi yürütüyor. Ne yazık ki Türkiye ve Dünya için bu yılda da insan hakları ve demokrasi açısından durum iç açıcı değil.
İlimizin ve Ülkemizin bulunduğu bölgemizde yaşanan savaş koşulları ve olağanüstü koşullar, insanlığın ortak değerlerinin doğrudan ve toptan ihlaline yol açıyor.
Türkiye’de demokrasinin geliştirilmesi, insan haklarının korunması, hukukun üstünlüğü alanında geriye gidişe doğru sürüklenmekteyiz.
İnsan Hakları Haftasından hemen önce Antalya’da toplanan 19. Milli Eğitim Şurasında “İlkokullarda insan hakları, yurttaşlık ve demokrasi dersinin müfredattan kaldırılabileceği tavsiye edilebiliyor. Bu adım bile insan hakları karnesi zayıf olan ülkemizin insan hakları olgusuna bakışını anlatmaya yeterli.
İnsan hakları standartlarının yükseltilmesini beklerken yine aynı hafta TBMM’den geçen yargı paketi ile hukuk devletinden kanun devletine/polis devletine doğru bir geri adımı kaygı ile izlemekteyiz.
Yeni yargı paketi ile idari makamlara yargı yetkisi tanınmasına mı, yargı makamlarına haber dahi verilmeksizin 24 saate kadar gözaltı yetkisi tanınmasına mı, aramalarda somut delile dayalı kuvvetli şüphe unsuru yerine makul şüphe gibi bir yetkiye mi kaygılanalım. Bu uygulamalar insan hakları değerlerine tamamen terstir ve bir geriye gidişi ifade etmektedir.
Soma’da, Ermenek’te yaşanan insanlık dramının yakın tanıklarıyız. Hâlâ, milyonlarca kişi sosyal güvenceden yoksun, eğitim ve sağlık hizmetlerinden uzak yaşıyor. Kişilere, kendisini ve ailesini insan onuruna uygun şekilde yaşatacak gelir olanağı sunmadan; sağlık ve eğitim hizmetleri vermeden; sağlıklı konutlarda yaşamasını; sağlıklı içme suyuna sahip olmasını; kendisi, ailesi, çocukları için, kültürel, sanatsal, sportif etkinlikleri gerçekleştirme olanağı sağlamadan; sayıları 12 milyonun üzerinde olan engellilere insan onuruna uygun uygulama sağlamadan, kadınlara eşit olanak sağlamadan, ayrımcı muameleye tabi tutmadan, çocukları korumadan, haklarına saygı göstermeden, toplumda insan haklarının sağlandığı söylenemez.
Her günün anlamının boşaltıldığı bir süreçten geçmekteyiz. Türkiye; siyasi iktidarın kendine aykırı her unsuru bertaraf ettiği, farklı olana hayat hakkı tanınmayan, ayrıştırmacılığın ve ayrımcılığın körüklendiği bir ameliyat masası olmaktan çıkmalıdır. Türkiye bir tercih noktasında olmak durumundadır. Türkiye, insanın insan gibi değer gördüğü haklar ve özgürlükler ülkesi mi olacaktır? Yoksa Türkiye herkesin hayatının denetime alındığı, farklı düşünenlerin kendini bulmadığı bir polis devleti mi olacaktır?
Biz artık insanın insan olmasından kaynaklanan değerlerin özümsendiği bir ülkede yaşamak istiyoruz. İl olarak da, ülke olarak da tüm farklılıklarımızla bir arada olabilmeyi başarabilmiş olan bir kentte ve ülkede yaşamak istiyoruz. Herkesin farklı ama herkesin tüm farklılıklarıyla eşit olduğu bir ülke istiyoruz.
Her hak ihlalinin yakın takipçisi olacağız. İnsanın hakları ile insan olduğu gerçeğinin farkında olarak; özgürlük, eşitlik, adalet ve kardeşlik değerlerinin; insan haklarının özümsendiği bir Dünya ve Türkiye özlemiyle İnsan Hakları Gününü kutlarız.
Saygılarımızla… 10.12.2014
Av. Ekrem Dönmez
HATAY BAROSU BAŞKANI