İSKENDERUN M TİPİ KAPALI CEZAEVİ MÜDÜRLÜĞÜNDEKİ İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE İDDİALARINA DAİR RAPOR
Tarih: 29.01.2020 | Okunma Sayısı: 3161

HATAY BAROSU

İNSAN HAKLARI VE CEZAEVİ KOMİSYONU

İSKENDERUN M TİPİ KAPALI CEZAEVİ MÜDÜRLÜĞÜNDEKİ İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE İDDİALARINA DAİR RAPORDUR

 

KONU                        :İskenderun M Tipi Kapalı Cezaevi Müdürlüğünde bazı tutuklu/hükümlülere yönelik işkence ve kötü muamele iddialarının kamuoyu ve basına yansıması ve bazı mahkum aileleri tarafından Baromuza yapılan şikayetler neticesinde Hatay Barosu İnsan Hakları ve Cezaevi Komisyonu tarafından yapılan görüşme ve incelemelere ilişkin rapordur.

 

AÇIKLAMALAR

 

Bir hükümlünün ablası tarafından Baromuza yapılan başvuruda ‘kardeşinin İskenderun M Tipi Kapalı cezaevinde hükümlü olarak bulunduğunu, kardeşinin açık görüşüne gittiği zaman kardeşine yapılan işkence ve kötü muamele izlerini gördüğünü, kardeşinin korktuğu için şikayetçi olamadığını, kardeşine yardım edilmesini, ablası olarak savcılığa müracaat ettiğini ve Baro olarak da gerekli yasal işlemlerin yapılmasını ’ talep etmiş olup İskenderun M Tipi Kapalı Cezaevi müdürlüğünde meydana gelen işkence ve kötü muamele iddialarından haberdar olunmuştur.

 

Bunun üzerine Hatay Barosu Yönetim Kurulunun İnsan Hakları ve Cezaevi Komisyonunun sorumlu üyesi olarak Av. Hüseyin DERİN ve İnsan Hakları ve Cezaevi Komisyon Başkanı Av. Hatice Esra DOĞAN ile birlikte İskenderun M Tipi Kapalı cezaevi Müdürlüğüne 29.04.2019 tarihinde saat 13:50 tarihinde gidilmiş ise de işkence gördüğü hükümlü tarafından kendi el yazısı ile ‘avukatlar ile görüşmek istemediğine’ dair dilekçesine istinaden bu hükümlü ile görüş sağlanamamıştır. (Ek-1 tutanak sureti)

 

-İskenderun M Tipi Kapalı Cezaevi Müdürlüğünde artan şikayetler ve bu şikayetlerin kamuoyuna da yansıması nedeni ile Hatay Barosu Yönetim Kurulu tarafından 15.05.2019 tarih ve 2019/20-14 yevmiye sayılı kararı ile bu konunun araştırılması yönünde karar alınmış ve konu İnsan Hakları ve Cezaevi Komisyonuna sevk edilmiştir.

 

-İnsan Hakları ve Cezaevi Komisyonunun bu görevlendirmeleri neticesinde Baromuza yapılan şikayetlerin sayısı artmış ve 22.05.2019 tarihinde bir hükümlünün babası ve bir diğer hükümlünün eşi tarafından müracaat edilmiş ve beyanları İnsan Hakları ve Cezaevi Komisyonu başkanı ve Hatay Barosu Yönetim Kurulu üyesi tarafından tutanak altına alınmıştır. (EK-2, 2 adet tutanak)

 

-Konuyla ilgili kötü muamele ve işkence iddiaları ile ilgili gözaltında olan kişilere hukuki yardımda bulunulması için 22.05.2019 tarihli dilekçe ile baromuz avukatlarından bir kısım avukat baromuzamüracaat etmiş ve müvekkilleri olan tutuklu veya hükümlülerden gelen şikayetlerin ve iddiaların incelenmesi talebinde bulunmuştur. (EK-3)

 

-Hatay Barosu Yönetim Kurulu ve İnsan Hakları ve Cezaevi Komisyonu olarak olayların yerinde incelenmesi amacı ile tarafımıza yapılan başvurulara istinaden 29.05.2019 tarihinde İskenderun M Tipi Kapalı Cezaevi Müdürlüğüne gidilerek ve burada 4 hükümlü ile bizzat görüme yapılarak beyanlar tutanak altına alınmıştır. (EK-4 , 4 adet tutanak)bu 4 hükümlü ile yapılan görüşmelerde farklı isimlerin de kötü muameleye maruz kaldığı bildirildiğinden bu kişilerin de beyanlarının tutanak altına alınması zorunlu hale gelmiştir. Bu doğrultuda 09.08.2019 tarihinde 2 farklı kişi ile görüşülmüş ve görüşmeler tutanak altına alınmıştır. (EK-5-)

 

Bu görüşmelerde isimleri geçen 2 farklı kişi ileAv. Hatice Esra DOĞAN12.11.2019 tarihinde ve 5 hükümlü/tutuklu ile19.11.2019 tarihinde, 3 farklı hükümlü/tutuklu ile de 13.12.2019 tarihinde komisyon üyemiz Av. Ömer Gökhan ÇELİK tarafından görüşme sağlanmış olup iş bu görüşmeler de tutanak altına alınmıştır.(EK-6)

 

-Yine bu görüşmelerde ismi geçen 9 farklı hükümlü/tutuklu ile de görüşme sağlanamamıştır.

 

-Ayrıca 1 farklı hükümlü/tutuklu tarafından yapılan başvuru neticesinde tanzim edilen tutanak ise yine 29.05.2019 tarihinde tutanak altına alınmıştır.

 

***İskenderun MTipi Kapalı Cezaevi Müdürlüğünde yaşanılan olaylara ilişkin gözlem ve tespitlerimiz;

 

Kötü muamele ve işkence iddiaları ile ilgili olarak isimleri bildirilen tüm kişilerle yapılan görüşme kapalı bir odada gerçekleştirilmiş ve kötü muamele ve işkenceye maruz kalan kişilerle birlikte, kişilerin anlatımlar tutanak ile imza altına alınmıştır.

 

(Görüşülen kişilerin isimleri iş bu raporda isim ve soy isimlerin ilk harfi yazılmak sureti ile gizli tutulmuştur.)

 

Tutanaklar ile de sabit olan ve yapılan görüşmeler neticesinde kötü muamele ve işkence iddialarına dair tespitler şunlardır:

 

Görüşülen kişilerin birçoğu, farklı koğuşlarda olması yanında farklı suç tipleri nedeni ile cezaevinde bulunmakta olupbenzer mahiyette ifadelerde bulunmuşlardır.

 

Bu ifadelerinde genel olarak;

 

*Olayların Mayıs ayından 2 ay kadar öncesinde başladığı, 02.05.2019 tarihinde yapılan koğuş baskını ve yer değiştirme işlemi neticesinde bir kısım gardiyanlardan (özellikle 4 gardiyanın ismi-soy ismi açıkça telaffuz edilmekte 3 gardiyanın ise sadece isimleri bildirilmiş soy isimleri bildirilmemiştir) falakaya yatırılmak sureti ile kötü muamele ve işkenceye uğradıkları, olay gününe ait kamera kayıtlarının istenilmesi halinde bu iddialarının doğrulanacağı, kimsenin gardiyanlara direnmediği/ karşı gelmediği halde gardiyanlar tarafından çok sert müdahale edildiği, koğuştan şeffaf oda olarak nitelendirilen odaya veya müdür odasına kadar zorla götürüldükleri, şeffaf odada kendilerine falakaya yatırılmak sureti ile işkence edildiği, koğuşların bu şekilde dağıtıldığı,

 

*Görüşülen tutuklu/hükümlülerden 3 tanesindeiddia olunan eylemlere ilişkin yara izlerini bizzat görülmüş ve tutanak altına alınmıştır. Bu tutuklu/hükümlüler haricinde görüşülenlerde herhangi bir yaralanma izi tarafımızca tespit edilmemiştir.

 

*Koğuşlardan ayrıldıktan sonra bu olayların duyulması neticesinde,olayların yine gardiyan ve cezaevi yönetimince yaşanılan olaylardan çok farklı tutanakların tanzim edildiği, tutanakların aynı gün tanzim edilmediği, yapılan kötü muamele ve işkencelerin üzerini örtmek amacı ile gerçeğe aykırı olarak tanzim edildiğinin iddia edildiği,

 

*Cezaevi içerisinde örgütlenme gibi bir durumun bu tarihe kadar yaşanmadığı, tutuklu/hükümlü bulundukları süre boyunca bu doğrultuda bir şikayetin bulunmadığı, koğuşlarda yapılan aramaların yokluklarında yapıldığı ve bu aramaların kamera kaydı ile teyit edilmediği, aramalarda ele geçen iddia olunan yasak malzemelerin yine yokluklarında bulunduğu, malzemelerin nasıl ve ne şekilde bulunduğunun bilinmediği, ancak bu tarihten önce kapsamlı aramaların olduğu ve hiçbir şekilde yasak bir malzemenin bulunmadığı, bu kadar kısa süre içerisinde bu kadar malzemenin koğuş içerisinde toplanmasının mümkün olmadığı, yasak malzeme olarak lanse edilen sopaların ise dolap askılığı olarak kullanılan sopalar olduğu, bunların hepsinin ebatlarının aynı olmasının bu iddiaları doğrulayacağı, süpürgenin sapının kırılması halinde dahi kırık parçanın iade edilmediği sürece koğuşa yeni bir süpürgenin dahi verilmediği, dolayısıyla iddia olunan malzemeler ile bir ilgilerinin bulunmadığı, tutanaklarda belirtilen iddiaların doğru olmadığının tutuklu/hükümlüler tarafından ifade edildiği,

 

*Yaralanma ve kötü muamelelere karşı yasal yollara başvurması konusunda baskı ve tehditlere maruz kaldıklarını, sürülme ve nakil yanı sıra yeniden kötü muameleye maruz kalınma korkusunun verildiği, doktorun, savcının ve hakimin kendi personelleri olduğunu, devletin arkalarında olduğunu ve bu nedenle şikayetlerinde hiçbir şeyin çıkmayacağını, zararın şikayet edenin göreceği şeklinde tehditlerin ve yıldırma çalışmalarının yapıldığını tutuklu/hükümlüler tarafından ifade edildiği,

 

*Bu olaya ilişkin olarak cezaevinde bulunan doktor karşısına çıktıklarında kendilerinden önce gardiyanların doktorla konuştuğunu, yanlarında işkence ve kötü muamelede bulunduğu iddia edilen gardiyanların bulunduğu, doktor odasına girildiğinde dahi bu gardiyanların eşlik ettiği, doktorun uzak bir mesafeden ‘neyin var’ gibi sorular sorduğunu, detaylı bir tedavi etmediğini, önyargılı yaklaştığını, bu nedenle tedavi haklarının ihlal edildiği gibi olaylara ilişkin delillerin tespit edilmediğinin tutuklu/hükümlüler tarafından ifade edildiği,

 

*Görüşülen Tutuklu/hükümlülerden 2 tanesi haricindeki tüm tutuklu/hükümlülerin yaşanılan olaylara ilişkin olarak gerek bizzat ve gerekse de yakınları vasıtası ile şikayette bulunduğu, kötü muamele ve işkencenin tespiti amacı ilehastaneye sevk edildiklerinde dahi bu gardiyanların yanlarında geldiğini, doktor ile ilk görüşmeyi yaptıktan sonra doktor karşısına çıktıklarını, bu doktora her şeyi anlattıklarını, doktorların yaralanmaya ilişkin izleri gördüklerini, ancak doktorların raporları nasıl tanzim ettiklerini bilmediklerini ifade ettikleri,

 

*Bu olayların duyurulması ve araştırılması için yazılan mektupların akıbetlerini bilmedikleri, birçok yere yazdıkları halde bu yazılan mektupların yerlerine ulaştırılmadığı, ulaştığına dair bir kaydın verilmediği, bu nedenle dilekçe haklarının da ihlal edildiğini,

 

-Bu iddialar nedeni ile şikayetçi olan tutuklu/hükümlülere yönelik ‘2 ay görüş cezası, hücre cezası, etkinliklerden yasaklanma, 6 ay disiplin cezası’ gibi cezaevinde haksız cezalar verildiği, bu şekilde şikayet edenlerin cezalandırıldığı,

 

-Şikayetçi olan tutuklu/hükümlülerin savcılık şikayetlerinin neticelerinden haberdar olmadığı, olanların ise kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar verildiği ve gardiyanların korunduğu seklinde algının oluştuğunun ifade edildiği,

 

*2 tutuklu/hükümlünün ise ‘birçok mahkumun İskenderun M Tipi Kapalı Cezaevine getirildiğinde ‘hoş geldin dayağı’ olarak adlandırdıkları darba maruz kaldıklarını, bunun genel olarak herkese uygulandığını, olay günü iki kardeş ve iki ayrı mahkum ile birlikte getirildikleri anda soyunma odasında darba maruz kaldıklarını, bu darptan sonra ‘kendileri ile iyi geçinmeleri konusunda tehdit edildikleri, şikayetçi olunmaması ve dediklerinin yapılması halinde kendileri ile iyi geçineceklerini, doktora götürülmeden önce iç güvenlik odasında ‘darp ve cebir izi yoktur, şikayetler asılsızdır’ şeklinde dilekçelerin imzalatıldığı, doktora götürüldüklerinde yanlarına bu gardiyanların eşlik ettiğini, bu nedenle doktora farklı beyanlarda bulunduklarını, bu gardiyanların şikayet edilmemesi için kendilerine bu olaydan sonra iyi davrandıklarını ‘siz gereğini yapın biz gereğini yaparız ‘ şeklinde telkinlerde bulunulduğu, telefon görüşü olmadığı halde aileleri ile telefon görüşünün sağlandığı hatta bu görüşte ‘kendilerinin iyi olduğunu, sorun olmadığını’ belirtmelerini istedikleri, zorla imzalatılan dilekçelerin birebir aynısı olduğunu, hatta 1 tutuklu/hükümlünün mahkumun doktora bir şeyin olmadığını belirttiği ancak işaret yapması nedeni ile doktorun sırtını açtırdığını, bu şekilde sırt bölgesindeki yaralanmaları gösterdiği yüzündeki yaralanma için ise de düştüğünü söyleyerek yanında bulunan gardiyanlara belli etmemeye çalıştığını ancak olaydan 3 gün öncesinden alınmış olunan bir doktor raporunun bulunduğu ve burada hiçbir izin bulunmadığı açık bir şekilde yazdığını, bu raporun iddialarını ve gerçekleri göstereceğini açıkça belirtmiştir.

 

* 1 tutuklu/hükümlünün firar etmesi neticesinde olaylardan sorumlu olduğu ve kendilerine kötü muamelede bulunduğunu ileri sürdüğü bir gardiyanı yaralamak suçundan dolayı soruşturma başlatılmış, yakalanmasına müteakip ise getirilmiş olduğu cezaevinde yeniden işkence ve kötü muameleye maruz kaldığını belirterek İskenderun C. Başsavcılığının 2019 / 19161 E sayılı soruşturma dosyası ile şikayetçi olmuştur. Şikayet dosyası halen derdesttir. 

 

*Görüşülen hüküm özlü 1 hükümlü kişi ile 29.05.2019 tarihinde yapılan görüşme neticesinde kendisinin fotokopiler ile ilgili taleplerinin yerine getirilmediği, taleplerinin yerine getirilmemesinin hak ihlali olduğunu, bununla ilgili yasal işlemlere başvurduğunu ancak neticelerinin gelmediğini, neticeleri hakkında bilgi sahibi olmadığını, dilekçelerin ilgili yerlere ulaştırılıp-ulaştırılmadığını dahi bilmediğini, mağduriyetinin giderilmesini talep etmiş ve iş bu talepleri tutanak altına alınmıştır. 

 

*Görüşülenler arasında sadece 1 tutuklu/ hükümlü darp ve kötü muameleye maruz kalmadığını belirtmiş, 8 kişi kötü muamele ve işkence iddiasında bulunmuş, 7 kişi ise ‘hoşgeldin dayağı’ olarak adlandırılan dayağa maruz kaldığını bu nedenle kötü muamale ve işkence iddiasında bulunmuştur. Bu şekilde gruplandırma yapılan tutuklu / hükümlülerin verdiği ifadeler olayın anlatım şekilleri birbirleri ile uyumludur. Yine bu kişilerin işkence ve kötü muamelede bulunan gardiyan ve memur isimleri de uyumludur.

 

DEĞERLENDİRMELER

-AİHS ve diğer uluslararası sözleşmelerde de yazılı olduğu üzere doktor raporunun varlığı tek başına işkence ve kötü muamele yaşanmadığının göstergesi değildir. Yukarıda tespitlere konu anlatımlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; kişiler kolluk görevlisi nezaretinde doktor muayenesine hukuka aykırı bir şekilde çıkarılmıştır. Dinlenen kişilerin anlatımları birbirleri ile çelişmemekte, aksine uyum göstermektedir. Anlatımlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, kişilerin darp, cebir izi bırakılmayacak şekilde işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarını doğrulamaktadır. Kaldı ki, falaka ve işkence iddialarının net olarak tespiti için alınan doktor raporlarının yüzeysel olduğu, fiziki gözlem haricinde kemik sintigrafi gibi tanılama işleminin yapılmadığı dikkate alındığında herhangi bir darp, cebir izinin bulunmamasının normal olduğu açıktır. 

 

Anayasa’nın işkence yasağını düzenleyen 17/3 md. hükmü şu şekildedir:

“Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.”

 

AİHS md 3 hükmü ise daha şu şekildedir:

“Hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz.”

 

İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin 1. maddesi şu şekildedir:

“Sözleşme amaçlarına göre, "İşkence" terimi, bir şahsa veya bir üçüncü şahsa, bu şahsın veya üçüncü şahsın işlediği veya işlediğinden şüphe edilen bir fiil sebebiyle, cezalandırmak amacıyla bilgi veya itiraf elde etmek için veya ayırım gözeten herhangi bir sebep dolayısıyla bir kamu görevlisinin veya bu sıfatla hareket eden bir başka şahsın teşviki veya rızası veya muvafakatıyla uygulanan fiziki veya manevi ağır acı veya ızdırap veren bir fiil anlamına gelir. Bu yalnızca yasal müeyyidelerin uygulanmasından doğan, tabiatında olan veya arızî olarak husule gelen acı ve ızdırabı içermez.

Bu madde, konu hakkında daha geniş uygulama hükümleri ihtiva eden herhangi uluslararası bir belge veya millî mevzuata halel getirmez.”Hükümleri ile işkence ve kötü muamele uluslararası ve ulusal normlarda yasaklanmıştır.

 

İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin 4. maddesi şu şekildedir:

Her Taraf Devlet, tüm işkence eylemlerinin kendi ceza kanununa göre suç olmasını sağlayacaktır. Aynı şekilde, işkence yapmaya teşebbüs ve işkenceye iştirak veya suç ortaklığı yapan şahsın fiili suç sayılacaktır.

Her Taraf Devlet, fiilleri ağırlıklarını dikkate alarak uygun müeyyidelerle cezalandıracaktır.

Uluslararası normlarda işkencenin suç olarak tanımlanmasını ve cezai müeyyideler uygulanması gerektiği hükme bağlanmıştır. Türkiye’de yukarı bahsi geçen sözleşmeye taraf devletlerden biridir.

 

Türk Ceza Kanununun İşkence başlıklı 94.maddesi şu şekildedir;

“(1) Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(2) Suçun;

a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,

b) Avukata veya diğer kamu görevlisine karşı görevi dolayısıyla, İşlenmesi halinde, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(3) Fiilin cinsel yönden taciz şeklinde gerçekleşmesi halinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(4) Bu suçun işlenişine iştirak eden diğer kişiler de kamu görevlisi gibi cezalandırılır.

(5) Bu suçun ihmali davranışla işlenmesi halinde, verilecek cezada bu nedenle indirim yapılmaz.”

Türk Ceza Kanunumuzda işkence suçu cezai müeyyideye sahiptir.

 

Bu açıdan yukarıdaki tespitler de dikkate alınarak ilgililer hakkında derhal soruşturma başlatılmalı ve işkence suçu etkin olarak ortaya çıkartıldıktan sonra işkence suçuna göz yuman ve işkence suçunu işleyen kişiler başta olmak üzere kişilerin maddi ve manevi varlığına saldırıda bulunan kişilerin tespit edilerek cezalandırılması gerekmektedir.

 

Bu amaçla;

Gözaltında olan kişiler yönünden soruşturmayı yürüten kolluk görevlilerinin muhtemel bir işkence, kötü muamele soruşturmasının şüphelileri olabilecekleri değerlendirildiğinde, gözaltındakilere yönelik işkence ve kötü muamelenin devamının engellenmesi ve soruşturmanın sağlıklı yürütülebilmesi için soruşturmadan el çektirilmeleri,

 

Günlük hekim muayenelerinin Türkiye’nin de taraf olduğu İstanbul Protokolüne uygun olarak yapılması gerekmesine rağmen, protokole aykırı bir şekilde muayenede kolluk bulundurulması sebebiyle, muayene işlemlerinin İstanbul Protokolüne uygun olarak yapılması için gerekli talimatların verilmesi, fiziki ve yüzeysel raporlar yerine bilimsel ayrıntılı ve hiçbir kuşkuya yer vermeyecek derecede açık bir teşhis işleminin yapılması,

 

İskenderun M Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan ve kötü muamele ve işkence iddiasında bulunan tüm hükümlü/tutukluların savcılık karşısına çıkarılması, beyanlarının tutarlılığı ve beyanlarında geçen delillerin bir an evvel celp edilmesi, 

 

İşkence suçunu işleyen kişilerin tespiti için re’sen soruşturma başlatılması, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ve faillerin tespiti açısından etkin ve yeterli bir adli soruşturmanın yürütülmesi, özellikle delilerin toplanabilmesi ve olası delil karartma eylemlerinin önüne geçilebilmesi için; 5271 sayılı CMK m. 160/2 ve m. 164 hükümleri uyarınca adli kolluk birimlerinden ve mensuplarından istifade edilmesi, cezaevi gardiyan, kolluk veya jandarma birimlerinin ve mensuplarının ise iş bu soruşturmada doğrudan görevlendirilmemesi,

 

İşkence ve kötü muamele iddiasında bulunan tüm hükümlü/tutukluların olayların başladıklarını iddia ettikleri yerden başlamak koğuş, koridor, şeffaf oda, müdür odası vs yeni koğuşa götürüldüğü yerlere ilişkin her yönden giriş ve çıkışları gösterir kamera görüntülerinin olay saatleri dikkate alınarak toplanması ve delil olarak muhafaza edilmesi, bu doğrultuda şikayet eden tutuklu/hükümlülere ilişkin soruşturma dosyalarında bulunan kamera kayıtlarının delil olarak saklanması, bu nedenle delillerin toplanması ve korunması konusunda yasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi,

 

İşkence ve kötü muamele yaptığı öne sürülen gardiyanlara ilişkin olarak sağlıklı bir teşhis işleminin yapılması, soruşturmanın sağlıklı bir şekilde ilerlemesi açısından işkence ve kötü muamele iddiasına ilişkin soruşturma tamamlanıncaya kadar, bahsi geçen personellerin açığa alınması,

 

-İşkence ve kötü muamele iddiasında bulunan tüm hükümlü/tutukluların dosyalarının tek bir dosya üzerinden ele alınması ve bu soruşturmanın hak ihlalleri ve savunma hakkı kapsamında titizlikle ele alınması, delillerin objektif kriterler ile toplanması, bu konuda adaletli davranılma konusunda tatmin duygusunun sağlanması,

 

-Anayasal bir hak olan hak arama özgürlüğüne aykırı olarak verilen disiplin cezaların araştırılması, haksız uygulamaların son bulması

 

-Dilekçe ve yasal yollara başvurma hakkı kapsamında tutuklu/hükümlüler tarafından verilen dilekçelerin akıbetleri hakkında bilgi verilmesi, gönderilen kayıtların evrak kayıt numarası veya barkod numaraların ilgilileri ile paylaşılması ve anayasal hakların önüne geçecek hak ihlallerine sebebiyet verecek uygulamaların son bulması, 

 

Hukukun bir gereği ve zorunluluktur. Bu açıdan hazırlanan raporumuzu ilgili bütün kurumlara ileteceğimizi, Hatay Barosu olarak işkence ve kötü muamelelerin son bulması için her alanda hukuki mücadelemizi sonuna kadar vereceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.

 

HATAY BAROSU BAŞKANLIĞI

ETKİNLİK TAKVİMİ

23.12.2024
AV. HATAY TUT
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.